• KİRLENMEK - KİRLETMEK

      Kir, kirlenmek, kirletmek kavramları ilk bakışta çok açık ve sarih bir kelime veya kavram. Buna biraz daha yakından ve farklı bir yerden bakma gereğine kaniyim. Kir; vücudun veya nesnelerin üzerinde oluşan pislik. Utanılacak hal. Pis- pislik ise;...

DUYURULAR

HZ. İBRAHİM (AS)'IN ÖRNEKLİĞİ

İbrah’im (as)’ın yolunun yolcusu olmak büyük bir lütuftur. Onun gösterdiği yoldan yürümek, onun verdiği mücadelenin bir benzerini vermek, onun tevhide tavizsiz bağlılığını sürdürmek, egemen olan müşrik nizama, -ki o yönüyle günümüze çok benziyor – karşı dosdoğru durabilmek, dünya istikbarına meydan okuyabilmek,

bütün ideolojileri zihninden kalbinden kovarak en yaramaz çöp sepetlerine atmak, işe yaramayan miadı dolmuş hatta zararı olmuş rejimleri bir an önce en uzaklara uzaklaştırabilmek, bunu yapmaya çalışmak, bu uğurda mücadele vermek, İbrahim (as)’ın yolunda olmak demektir. 

İbrahim (as), putları ve o putperestlerin inanç nizamlarını, dinlerini bilmeseydi onlarla bu şekilde doğru ve kararlı bir mücadele yapamazdı. O halde Müslümanlar arasında da yeteri kadar kâfirlerin ideolojilerini, düşünlerini, fikirleri ve kullandıkları imkânları ve araçları bilen ve bunların ipliklerini pazara çıkartan, çıkartmayı kendisine iş edinen yeteri kadar ilim ve fikir adamının da bulunması ümmet üzerinde bir farz-ı kifayedir. Yoksa kâfirlerin icat ettikleri, pazarladıkları şüpheler ve tereddütler masum dimağları zehirler ve çoluğumuzu çocuğumuzu rahat bir şekilde baştan çıkartır.

Düşmanlarının gücünü, imkanlarını, neye sahipse onları bildiğin takdirde sen onlara denk ve onları bertaraf edebilecek güç ve silahları elde edebilirsin. İdeolojileri, rejimleri, hukukları, sistemleri, ahlakları, mevcut halleri ile bilmeden, tanımadan onlara karşı durmak o kadar basit değildir. Ümmetin tamamının bunları bilmesine gerek yoktur. Ama ümmet içerisinde ihtiyaca cevap verecek kadar insanların ilim ve fikir adamlarının bulunması, tıpkı yeteri kadar din aliminin, doktorun, fizikçinin bulunması ümmet için ne kadar farz-ı kifaye ise, bu işte aynen öyle farzı kifayedir. Eğer ümmet farz-ı kifayeleri ihmal ederse bildiğiniz gibi ümmetin tamamı günahkar olur. Bu açıdan bakacak olursak ve Rabbimiz ihmal ettiğimiz farz-ı kifayeler dolayısıyla bizi hesaba çekecek olursa işimiz galiba zor olur. Cenab-ı Allah’ın yine rahmetine sığınıyoruz, inşallah bu konuda kendi kendilerine durumdan vazife çıkartarak, bu işlerle ben ümmet adına uğraşırım, diyenlerin o iyi niyetleri ümmete fayda verir. Yoksa doğrusunu isterseniz şu anda ümmetin düşmanın hücumuna denk bir hazırlığı ve gücü yoktur.

İbrahim(as)’ı, onun tevhidi tebliğ usulünü, metodunu muhatabını ve mantığını tanımaya dair ayetlerin gösterdikleri işaretleri, referansları iyi anlayıp iyi kavrayıp tahlil etmemiz ve ona göre bir davet üslubu yol ve yöntemi geliştirmemiz gerekiyor. İbrahim (as), davet ve tebliğinde, risaleti ve tevhidi dile getirişinde hiçbir zaman taviz vermedi. Bir peygamberdir, vermesi de zaten beklenemez. Fakat o verdi-vermezdi-veremezdi, o rasuldü biz verebiliriz şeklinde bu durum anlaşılmamalıdır. Dediğim gibi o da yüce Rasul de örnek olmak üzere bizlere gönderilmiştir. Davetten ödün verilmez, tevhid yarım-yamalak anlatılmaz, karşındaki sen ona tevhid anlatırken şirkinin de olabileceğinin düşünmesine vesile olabilecek bir tebliğ olmaz, fakat bu en kaba en sert ifadelerle de tebliğ yapacağız manasına da gelmez.

M. Beşir Eryarsoy

 

tefsir dersi 2020

whatsapp takip edin

Yazanlarımız