Her kavramın kullanım alanı ve kullanım şekli vardır. TDK sözlüğüne göre kargaşa; Kışkırtma ve karışıklık yoluyla toplumda ortaya çıkan düzen bozukluğu, anarşi. Kalabalık, düzensizliğin yol açtığı karışıklık, kaos... Lisan ile dilin aynı anlamda...
Bitkisiyle, hayvanıyla yeryüzünde her varlığı dişi ve erkek olarak yaratan Rabbimiz1, varlıkların en değerlisi olan insanı da kadın ve erkek olarak yaratmıştır. İnsanı erkek ve dişi eşler olarak dünya hayatına yollamıştır.2 Birbirlerine karşı kuvvetli bir sevgi ve merhamet lütfetmiştir.
Rabbimiz, erkek ve kadına evlenerek bir yuvayı paylaşmalarını tavsiye eder.3 Peygamberimiz “…Ben namaz da kılarım, uyurum da; oruç da tutarım, tutmadığım da olur; kadınlarla da evlenirim. Her kim benim sünnetimden yüz çevirirse, benden değildir.” buyurarak, evliliğin kendi sünneti olduğunu ısrarla söylerken, hem bu tavsiyeyi pekiştirir hem de onun hayat tarzını reddedenlere ikazda bulunur.4
Kuşkusuz evlilik, insana sükûnet aşılayan bir nimettir.5 Kalabalıklar içinde yalnız kalmış bir gönlü ancak bir eş şad edebilir. Sevginin en özelini, sıcak, müşfik dost elini, hayatı yaşanılır kılan paylaşımı ancak bir eş sunabilir insana.
Diğer yandan evlilik, bedenin haramdan korunacağı bir barınaktır.
Bu sebepledir ki Peygamber Efendimiz, namuslu bir birliktelik yaşamaya niyetlenip aile kurmaya çabalayana Allah’ın mutlaka destek olacağını müjdeler.6
Allah Resûlü’nün ifadesiyle saliha bir eş, âdemoğlunun üç mutluluğundan biridir. Kötü eş ise mutsuzluk kaynağıdır.7 Fakat pek çok insan gelip geçici heveslerin peşine takılır, evliliklerini anlamsız şeyler üzerine kurmaya kalkar. Efendimiz kendi toplumundaki eğilimleri dikkate alarak ashâbına şöyle seslenmiştir: “Bir kadınla dört şey için evlenilir: Malı, asaleti, güzelliği ve dini için. Sen dindar olanı seç ki elin bereket görsün.” 8
İslâm, iffetli bir toplum oluşturmak için evlilik dışı ilişkileri şiddetle yasaklamış, buna karşın aile kurmayı yani evliliği özendirmiş ve kolaylaştırmıştır. İslâm’a göre doğal ve fıtrî bir gereklilik olan evlilik, hem kadın ve erkek için huzur ve sükûn kaynağıdır hem de yeni nesillerin sağlıklı olarak yetişebildiği en uygun ortamdır. Yapılan ideal bir evlilik, eşlerin hem dinî hayatlarını hem de ırzlarını ve nesillerini koruma altına alacaktır. Müslüman bir bireyin mutluluğu, uygun bir evlilikle; huzurlu bir toplum ise sağlam temeller üzerine kurulmuş aile yuvalarıyla sağlanacaktır.
Aile, hayırlı evlâtlar istenen bir yuvadır. İnsan soyunun geleceğe temiz ve pâk olarak taşınabilmesi için de aile zorunludur.
Aile, karşı cinsler arasındaki cazibe, çekim kuvvetine dayanan, belli bir değer sistemi referans alınarak şekillenmiş, sevgi, şefkat, merhamet, dayanışma ve kader birliği merkezli, üç nesli referans alan; nikâha göre inşa edilen; neslin devamını sağlayan; mensuplarının cinsel, psikolojik, sosyal, kültürel ve ekonomik ihtiyaçlarını değerlere uygun olarak karşılayan; kimlik, kişilik. ahlâk ve sosyalleşmenin değerlere göre inşa edildiği, kültür ve medeniyet değerlerinin içselleştirilip aktarıldığı özel örgütlü, bir grup, bir birlik, bir topluluk, bir kurumlar sistem ve bir yapıdır.”9
‘Aile’ sözcüğü de insana her an muhtaç olduğunu hatırlatan bir kelimedir... “Rabbin seni ihtiyaç içinde bulup da zengin etmedi mi?”10 âyetinin anlamlarından biri de aile sıcaklığına, aile içindeki korunmuşluğa işaret eder. Zenginliğin aile içinde saklı olduğunu anlatır. Kur’an, “Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de Allah’ın (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.”11 demektedir. Aile, Allah’ın varlığının en çarpıcı alâmetlerindendir.
Aile, Allah’ın rahmeti ile desteklenen, çocuklar ve temiz rızıklar bahşedilerek güzelleştirilen mukaddes bir insanî yapıdır.
Aile, Kurân’ı Kerim’in üzerinde en çok durduğu, en çok değer verdiği ve hassasiyetle korunmasını istediği müesseselerden biridir. Aile, nikâh akdi ile başlayan ve varlığını sürdüren ilk tevhidi müessesedir.
Aile olmak, bir bütünü tamamlamak demektir. Kur’an’ın ifadesiyle eşlerin birbirlerine örtü olmaları demektir.12 Eş olmak, kişinin kendi eksikliğini kabul edip eşiyle tamamlaması, kemale doğru adım atması, eşinin onu bir örtü gibi sarıp sarmalamasıdır. Aile Allah’ın en büyük nimetlerindendir. Muhabbetin, neşenin ve lezzetin paylaşılarak kıymet kazandığı yerdir.
Allah Resûlü, aileyi hem bir bereket kaynağı hem de büyük bir zenginlik olarak değerlendirmektedir. Efendimiz yeni evlenen bir insanı tebrik ederken, “Allah mübarek etsin, sana bereketler ihsan etsin, eşini de seni de hayır ve iyiliklerde ortak etsin.” diye dua ederdi.13 Gerçekten aile, inanan bir insan için bereketin hiç kapanmadığı bir kapıdır. Bu kapıdan dualarla girmek, sevgi, şefkat ve merhamet duygularıyla yuvayı mâmur etmek gerekir.
Aile, toplumun çekirdeğidir. Bu çekirdekte hayat varsa toplumda da hayat vardır. Aile, bir toplumun kalbidir. Nasıl ki insan vücudunda kalp durunca ruh da gidiyor, aynı şekilde aile de olmazsa toplum olma ruhu, birlik ve beraberlik ruhu gider.
Aile, ekonomik bir birlik olduğu kadar, âdil bir paylaşma ortamıdır da. Burada sevgi, kanaat, mutluluk ve acılar ayrımsız paylaşılır.
Ailemiz, hayat boyu sahip olacağımız ahlâk, akıl ve şuurun temellerinin atıldığı, ruhlarımızın mânevî değerlerle beslendiği sıcacık yuvamızdır. Ailede ibadetin tadına varırız; kardeşliğin anlamını, anne-babalığın şerefini, evlât olmanın güvenini keşfederiz. Ailede kendimize, yakınlarımıza ve bütün dünyaya bir anlam biçeriz. Aile ile paylaşmayı, geçinmeyi, sıkıntıyı hep birlikte göğüsleyip mutluluğu hep beraber yaşamayı öğreniriz.
İslâm aile yapısında arzu edilen hedef, evliliğin bir ömür boyu sürmesi, karı kocanın hayatın zor şartlarına beraber göğüs germeleri, sevinç ve üzüntülerinde birbirlerine destek olmaları, güzellikleri de acıları da paylaşmaları, aile ortamını sıcak bir yuvaya dönüştürmeleridir.
1. Yasin, 36/36
2. A'raf, 7/189
3. Nisa, 4/3, 25
4. Müslim, Nikah, 5
5. Rum, 30/21
6. Tirmizi, Fedailü'l-Cihad, 20
7. Tayalisi, Müsned, I, 114
8. Müslim, Radâ', 53
9. Prof. Dr. Burhanettin Can, Aile Sempzyumu Tebliğleri, s. 346
10. Duhâ, 93/8
11. Rum, 30/21
12. Bakara, 2/187
13. Ebu DAvud, Nikah, 35-36