Fıtrat üzere yaşayanlara, insanlığını muhafaza edenlere ve tüm Müslümanlara çağrımdır! - Adaleti koruyunuz. Adalete zulüm bulaştırmayınız. Adil insanların adaletine sahip çıkınız. - Zalimlere meyletmeyiniz. Zulme karşı çıkınız, zalimler içinden...
Son yıllarda önemini saymakla bitiremeyeceğimiz aile kurumun maalesef çok yönlü sistematik saldırılara maruz kalmakta, modernist batı yaşam tarzı empoze edilmek suretiyle aile çökertilmekte ve bunun sonucunda boşanmalar gerçekleşmektedir.
Bizlere modern dünya diye empoze edilen ABD ve Batı’da yaşanan yozlaşma, aile kavramını çökertti. Boşanma ve gayri meşru doğumlar Avrupa’da, son 50 yılın en üst seviyesine çıktı. Avrupa’da doğan her 2 çocuktan 1’inin babası bilinmezken çiftlerin çocuk sahibi olmak yerine kedi köpekleri ‘evlat’ edinmesi dikkat çekiyor. AB istatistik verilere göre, AB ülkelerinde 1964 yılında 3,3 milyon evlilik gerçekleşirken, bu oranın 2018 yılında 2 milyona kadar gerilediği ortaya çıktı.
Aynı süreç dikkate alındığında, boşanan çiftlerin sayısı 330 binden 1 milyona yükselerek, yozlaşan ve çöken aile yapısının boyutunu gözler önüne seriyor.1
İşte bu karamsar tablo İslam ülkelerinde ve bilhassa batılılaşmanın çok hızlı yaşandığı ülkemizde kendini göstermektedir.
Boşanma, çok hassas, sonuçları çok acı ve çoğunlukla geri dönüşü olmayan bir iştir. İki taraf için dayanılamaz bir hâl alan evlilik hayatı dışında, boşanmayı tasvip etmek oldukça zordur. Bundan olacak ki, Peygamberimiz (sav), “Yüce Allah’a en sevimsiz gelen meşru işlerden biri, boşanmadır.”2 buyurarak, boşanmanın ancak zorunlu durumlarda başvurulabilecek bir yöntem olduğunu belirtiyordu.
Boşanma; hayat boyu süreceği, her zaman birlikte ve birbirine destek olunacağı inancıyla kadın ve erkek tarafından kurulmuş aile müessesinin sona erişinin hukuksal sürecini ifade etmektedir. Boşanma hukuki, psikolojik ve sosyal bir süreçtir. Eşler ve çocuklar için çoğunlukla travmatik olabilen bir olgudur.
Boşanma toplum tarafından hoş karşılanmamış olsa bile değişik zaman ve mekanlarda boşanma, hızı bazen artmış bazen azalmış fakat tarihi bir hakikat olarak hep var olmuştur. Bütün toplumlarda boşanma geçmişe oranla bugün daha yaygın ve çok daha büyük oranda ortaya çıkmaktadır. Bu durumun yani boşanmanın sebebi, zamanla değişen faktörlerin neler olduğu tespit edilerek ortaya çıkarılabilir. Dolayısıyla buna bağlı olarak da hastalığın gerçek teşhisi yapılır ve gerekli tedavi uygulanabilir.
Evlilik nasıl hayatın bir gerçeği ise, boşanma da o denli gerçektir. Zira eşler arasında iyi geçimin yerini kin ve nefretin alması, karşılıklı güven sarsıcı davranışların meydana gelmesi mümkündür. Bunları gidermeye yönelik gösterilen tüm gayretlerin sonuçsuz kalması ve evliliğin çekilmez bir hâl alması, asla istenmeyen ve hoş karşılanmayan ama bir o kadar da acı bir gerçek olan boşanmaya götürür.
Aile kurumunun gittikçe yıprandığı günümüzde boşanmaların giderek arttığı bir vakıadır. Boşanmaya sebep olan hususlar arasında şunları zikretmek mümkündür: Ekonomik sorunlar, geçimsizlik, ihmal, aldatmalar, ihanetler, kısırlık, kişilik ve mizaç uyumsuzlukları, kültürel birikimlerdeki ve değer yargılarındaki (din, mezhep, inanç ve ideoloji gibi) ciddi farklılıklar, ailelerin aşırı müdahalesi, taraflardan biri ya da her ikisinin ailelerine aşırı bağımlı ve zayıf kişilikte olmaları, cinsel sorunlar, erken yaş evlilikleri, aile baskısı ile evlendirilmeler, bunama, (depresyon, şizofreni, takıntılar, saplantılar, kıskançlık paranoyası gibi) psikiyatrik sorunlar, uyuşturucu, alkol ve kumar bağımlılığı ve eşler arasındaki yaş farkının çok fazla olması.3
Evlilik birliğinin temelinden sarsılması sonucunu doğurabilecek nedenler bunlarla sınırlı değildir tabii ki… Bu kapsama nelerin sokulabileceği ülkemiz için baktığımızda daha çok Yargıtay kararlarıyla şekillenmiştir. Yargıtay kararlarında yer alan bazı sebeplere değinmek boşanmanın bu toplumda sebepleri hakkında fikir vermesi açısından aydınlatıcı olacaktır4:
Evlilik kurumunun bitmesine sebep olan birçok etken vardır. Bunlar zamanın ilerlemesi ve çağın değişimi ile birlikte farklılaşmaktadır. Bundan 20 sene önce boşanma sebebi olmayan durumlar, zamanın değişimiyle, boşanmaya sebep olabilmektedir.
Yaşanılan toplumun özellikleri, yaygın değerleri, çağın getirdiği değişimler, ekonomik sebepler, bireysel problemler, iletişime dair problemler gibi birçok unsur boşanamaya sebep olabilmektedir. Kişisel ihtiyaçların ve önceliklerin değişimi, evlilikten beklentilerin artması da boşanma sebebi olabilmektir.
Boşanmaların en önemli sebeplerinden birinin eşler arasındaki iletişimsizlik olduğunu söyleyebiliriz.
İletişimsizlik, eşler arasındaki uyumun bozulmasına ve çoğu küçük sorunun büyük krizlere dönüşmesine neden olan en önemli etkendir. Başlıca iletişimsizlik problemleri şöyle sıralanabilir:
Boşanmanın yine üzerinde durmamız gereken önemli sebeplerinden biri de “Aldatma ve sanal ortam aldatmaları”
Evlilik sürecinde eşe sadık kalmama olarak adlandırılan aldatma, teknolojinin gelişmesiyle farklı boyutlara ulaşmıştır. Özellikle son yıllarda sanal ortam iletişimleri farklı problemleri beraberinde getirmiştir. Sanal ortamdaki iletişimler, evlilik ve eş bulma sitelerinin kontrolsüzlüğü bu durumu pekiştirmiştir. Televizyondaki yayınlanan program ve dizilerin de evlilik dışı ilişkiyi normalleştirmesi, sürecin toplum tarafından da kanıksanmasına yol açmış, bu durumlar toplumun tepkisizleşmesine yol açmıştır. Özellikle son yıllarda artan sanal ortam aldatmaları, eşe ihanetin bir başka şeklini ortaya çıkarmış oldu ve bu durum boşanmaları beraberinde getirdi.
Ayrıca ailelerden habersiz görüşme ve buluşmalar, pek çok gencimizi hayal kırıklıkları ve acı tecrübelerle tanıştırıyor. Uzun süren flört döneminin ardından evlenen çiftlerin daha çok boşandığını, bunun en önemli nedeninin çiftlerin evlilik öncesinde gerçek kişiliklerini gizlemesi olduğunu söyleyebiliriz.
Bu konuda uzman Erciyes Üniversitesi Psikolojik Danışma Rehberlik Uygulama ve Araştırma Merkezi (ERREM) Müdürü Mustafa Atak’ın konuyla ilgili görüşleri şöyle: “Çiftler birbirlerini memnun etmek için gerekirse yalan dahi söylüyor, evlenene kadar gerçekte olduğundan daha farklı bir kişiliğe bürünüyor. Flört döneminde erkek veya kadın sürekli karşısındakini mutlu etmek için çaba sarf ediyor, asıl kişilikler karşı tarafı kaybetme korkusuyla gizleniyor. Evlenip amaca ulaştıktan sonra gerçek kişilikler de ortaya çıkmaya başlıyor. Bu dönemde alınan pahalı hediyeler, lüks restoranlarda yemekler, çiçekler, evlilikte gerek ekonomik gerekse sosyal nedenlerden dolayı görülmeyebiliyor. Evlendikten sonra tarafların davranışları değişmeye başlayınca ‘bu adam ya da bu kadın benim tanıdığım insan değil’ gibi yakınmalar ortaya çıkıyor.”5
Ülkemizde, boşanmalardaki artışın diğer bir önemli nedeni ise, 2012 yılında çıkarılan 6284 Sayılı “Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun”dur.
Araştırmacı Yazar Abdulkadir Turan’ın dediği gibi:
“Kanunlar, bir sorunu gidermek ya da bir kazancı sağlamak için vardır. 2012’de çıkarılan 6284 Sayılı “Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun” buna tam zıt bir sonuç doğurdu. Bu kanunla ailenin korunacağı iddia edildi oysa bu kanun dengeleri bozarak aileyi dağıtıyor. Zira bu kanun, aileye karşı olan Marksist ve kadını öne çıkarma adına özünden koparan feminist izler taşıyor.
6284 nolu kanun,
- Kadının ifadesi doğrultusunda onu sığınma evlerine mahkum ediyor, bir anlık öfkesine kapılan kadını, tanımadığı, bilmediği bir ortama ve kimi zaman aile karşıtı derneklerin özel sözde “kadın sığınakları”na atıyor.
- Kadının bir telefonla yaptığı şikâyetle kocayı altı aya kadar evden uzaklaştırabiliyor, kadını kocasız, çocukları babasız, erkeği evsiz bırakıyor.
- Kocasını evden uzaklaştıran kadın hakkında maksadı aşan ifadelere yol açıyor, kadını toplum nezdinde gözden düşürüyor.
- Çocukları; babaları anneleri tarafından evden kovulan bireyler konumunu düşürüyor, onların psikolojisini bozuyor.
- Erkeği, evden attırarak itibarsızlaştırıyor, kadını konusunda zanna itiyor, öfke krizlerine sürüklüyor, bu öfke krizleri kadına yönelik şiddetin sebepleri arasında yer alıyor.
- Karı-koca arasındaki olağan didişmeleri düşmanlığa çeviriyor, aileyi cepheleştiriyor, parçalıyor ve boşanmalara yol açarak ayırıyor.6
Erkekler artık kadınlardan korkuyor, evlenmekten korkuyor. Özgüveni kaybolmuş, ezilmiş, güçleri sömürülmüş, kadın karşısında her daim haksız bulunmuş ezik erkekler topluluğundan vatan adına nasıl bir hayır bekleniyor acaba?
Kanunun bu kadar sıkıntısı ortada iken hâlâ yürürlükte olması anlaşlabilir değildir. Aile bir kez kaybedilince bir daha kolay kolay inşa edilemiyor. Aile kurumu henüz tamamen çökmeden yürürlükten kaldırılmalı ya da toplumsal dengeye zarar vermeyecek bir değişimden geçirilmelidir.
İdris Gökalp
1. https://www.milligazete.com.tr/haber/1282652/avrupa-bosaniyor
2. Ebû Dâvûd, Talâk, 3
3. Boşanma / Allah-ı Gazaba Getiren Helâl Hadislerle İslam 4. Cilt s.169
4. http://www.hurriyetaile.com/sizin-icin/kanunu-hak-ve-yasalar/en-populer-45-bosanma-nedeni_8106.html
5. https://www.yeniakit.com.tr/haber/flort-ederek-evlenenlerde-bosanma-orani-cok-yuksek-57663.html
6. https://dogruhaber.com.tr/yazar/abdulkadir-turan/11245-6284-nolu-kanun-aileyi-dagitiyor/