Her kavramın kullanım alanı ve kullanım şekli vardır. TDK sözlüğüne göre kargaşa; Kışkırtma ve karışıklık yoluyla toplumda ortaya çıkan düzen bozukluğu, anarşi. Kalabalık, düzensizliğin yol açtığı karışıklık, kaos... Lisan ile dilin aynı anlamda...
BOŞANMANIN ÇÖZÜM YOLLARI
Bir zamanlar Afrika’da kayıp bir şehri aramakta olan arkeologlar, yanlarındaki eşya ve yükleri, yerlilerin yardımı ile taşıyarak uzun bir yolculuğa çıkmışlar. Kafile, bu zor yolculukta balta girmemiş ormanların içinde ilerleyerek; nehirleri, çağlayanları geçmiş, günlerce yola devam etmiş.
Fakat günlerden bir gün, kafiledeki yerliler birden durmuş. Ulaşmak istedikleri yere bir an önce varmak isteyen arkeologlar, bu duruma bir mânâ verememişler. Zaman kaybettiklerini, bir an önce yola devam etmeleri gerektiğini izaha çalışarak, yerlilere neden durduklarını sormuşlar.
Aldıkları cevap şöyleymiş:
“-Çok hızlı gidiyoruz. Ruhlarımız geride kalıyor.”
Gerçekten, çağımızın temel dertlerinden biri, baş döndürücü koşuşturma…
Bu hızlı tempo içerisinde, çoğu zaman aile hayatına bir tekdüzelik hâkim olabiliyor. Ardından da bazen adını bile koyamadığımız sıkıntı ve huzursuzluklar, boşanmalar bir yerlerden kendini göstermeye başlıyor.
Konuyla ilgili pay sahibi olan her kesim kendi üzerine düşen sorumlulukları hatırlamalı ve gereğini yerine getirmelidir. Boşanmanın sebeplerini sıralarken ortaya çıkan tablo açıkça gösteriyor ki aile bağlarındaki çözülme ve değerlerin korunmasında yaşanan aşınma, evliliklerin sağlıklı bir şekilde yürütülmesini zorlaştırmaktadır.
Yeni evlenen her çift¸ ailenin ciddi bir kurum olduğunu¸ evlilik kararının hayatî önemi haiz olduğunu ve evliliğin asla bir evcilik oyunu olmadığını bilmeleri gerekir. Evliliğin ölüm ya da boşanma sebebiyle sona ermesi¸ eşlerin hayatını derinden etkiler ve maddî-manevî onulmaz yaralar açar. İrili ufaklı sorunlar¸ her yerde yaşanır. Bazı küçük sorunlar¸ hayatın tuzu biberi sayılabileceği gibi¸ ufak sorunların abartılması¸ sorunlara önyargılı yaklaşılması ve tarafların sorun çözme yeteneğinden yoksun olmaları da problemi boşanma aşamasına kadar getirebiliyor. Boşanma, sonuçları itibariyle çok ciddi bir iş olduğu için bu kararın birçok aşamada düşünülerek verilmesi gerekir. Karı koca mükemmeliyetçi beklentiler içerisine girmek yerine birbirinin güzel yönlerini görerek hayatlarını devam ettirmeye çalışmalıdır. Yüce Mevlâ bazen insanın hoşlanmadığı bir huyun kendisi için bir hayır vesilesi olabileceğini şöyle vurgulamıştır. “Hanımlarınızla güzel bir şekilde geçinin. Kendilerinden hoşlanmadıysanız, bilin ki, sizin hoşlanmadığınız bir şeyde Allah, birçok hayırlar takdir etmiş olabilir.”1 Peygamber Efendimizde “Mümin, mümin hanımına karşı kötü duygular beslemesin; çünkü onun bazı huylarından hoşlanmasa da diğer huylarından hoşlanabilir.”2 buyurarak eşlerin mümkün olduğu kadarıyla geçinmelerini, birbirlerinin iyi yönlerini görmeye gayret göstermelerini tavsiye etmiştir.
Müslümanların sığınağı ve cenneti olarak nitelenen aile hayatının bozulması karşısında çare olarak İslamiyet dairesi içerisindeki dini terbiyeyi önerebiliriz.
Eşler birbirlerine olan sevgilerini beş on senelik geçici güzellikler üzerine bina etmemelidir. Eşler arasında yaşanan sorunlar karşısında boşanma durumu, en son çare olarak düşünülmelidir. Eşler problemlerini uygun bir üslûpla tartışarak serinkanlı bir şekilde değerlendirmeli, görüş birliğine varamadıkları konularda en azından uzlaşma cihetine gitmelidirler. Allah Teâlâ müminlere bu yönde tavsiyede bulunmaktadır: “Eğer bir kadın, kocasının kendisine kötü davranmasından yahut yüz çevirmesinden endişe ederse, uzlaşarak aralarını düzeltmelerinde ikisine de bir günah yoktur. Uzlaşmak daha hayırlıdır. Nefisler ise kıskançlığa ve bencil tutkulara hazır (elverişli) kılınmıştır.”3
Boşanmalar, sadece boşanan eşleri değil, öncelikle istikbalimizi emanet edeceğimiz çocuklarımızı olumsuz etkiler ve onları hiç de hak etmedikleri bir ortama mahkûm eder. Boşanma, çocuğun gelişiminde en önemli faktör olan aileye son vermesi sebebiyle özellikle çocuklar üzerinde hayat boyu etkilerini sürdüren bir olaydır. Anne babadan kopuk bir hayata mahkûm olan çocuklar derinden yaralanmakta ve etkilenmektedir.
Boşanmanın en ağır yükünü onlar çekmektedirler. Şüphesiz bir çocuk fiziksel ve psikolojik gelişimini en güzel şekilde ailesinin içinde tamamlar. O, hem annenin hem de babanın ilgisine, sevgisine, şefkatine muhtaçtır. Parçalanmış aile çocuklarında genellikle uyum ve davranış sorunları ortaya çıkabilmekte, bazen eğitimleri yarım kalmakta, kimi zaman sokağa ve suç ortamına itilmekte ve kötü alışkanlıklara yönelme gibi durumlar yaşanabilmektedir. Neticede fert ve toplum, problemli bireylerle karşı karşıya kalabilmektedir.
Eşler, boşanmanın dinimizde hoş karşılanmadığı bilinciyle evliliklerini karşılıklı anlayış ve hoşgörü içerisinde, sevgi ve saygı temeline dayalı olarak devam ettirme gayretinde olmalıdırlar. Öncelikle kendilerine ve çocuklarına, sonra da çevrelerine mutlu bir aile yuvası örneği sunmalıdırlar.
Boşanma hem hukukî hem psikolojik hem de sosyal bir süreçtir. Kuşkusuz, boşanma, psiko-sosyal ve ekonomik boyutlarıyla eş ve çocukların yaşamlarını kökten değiştirecektir. Bu nedenle bu süreçte eş ve çocukların hayatlarının nasıl ve ne kadar olumsuz etkileneceği, eşlerin bu aşamada yapacakları işbirliğine ve yapıcı yaklaşımlara bağlıdır.
Eşlerin kendi aralarında çözemediği anlaşmazlıklar evlilik birliğini sarsacak duruma geldiği zaman, hakem yöntemine başvurmak faydalı olacaktır. Eşler arasında meydana gelecek şiddetli geçimsizlik ve kötü muamele durumunda nasıl davranılması gerektiği konusunda Allah şöyle yol gösteriyor: “Eğer karı ile kocanın aralarının açılmasından korkarsanız, o vakit kendilerine erkeğin ailesinden bir hakem, kadının ailesinden bir hakem gönderin. İki taraf (arayı) düzeltmek isterlerse, Allah da onları uzlaştırır.”4 Âyette geçen hakemleri kimin tayin edeceği ihtilâflı olmakla birlikte, burada önemli olan iyi niyetle çözüm arayışında bulunulmasıdır. Böyle bir yola başvurulmasının amacı, eşler arasındaki geçimsizliklerin boşanmaya vardırılmadan çözülmesidir. Kadın ve erkek tarafından seçilecek iki hakem araya girerek çözüm yolu bulmaya çalışır. Hakemler aile büyüklerinden olabildiği gibi, tarafları iyi tanıyan dostlardan da seçilebilir. Barıştırma yolunu denerler ve iki tarafa da nasihat ederler. Eşler çözüm taraftarı iseler, hakemlerin katkısı ve Allah’ın yardımı ile sıkıntılar bir şekilde çözülebilir. Böylece eşlerin konuşup anlaşarak çözemedikleri konuları hakemler belli bir uzlaşma noktasına getirebilirler.
Boşanmanın önüne geçebilme adına bir takım çözüm önerilerini şu şekilde sıralayabiliriz:
• Eşinize değer verdiğinizi gösterin.
• Birlikte kaliteli ve nitelikli vakit geçirin.
• Hediyeleşmeyi ihmal etmeyin.
• Eşinizi takdir edin, övün ve onaylayın. Sevecen sözlerin kullanın. Yüksek tonda ve sert bir sesle ifade edilen sözler sevgiyi değil, bir suçlama, yargılama ve kınama ifadesini yansıtır.
• Aile büyüklerine saygı gösterin. Akraba ilişkilerinde samimiyet, güvenilirlilik, tevazu, sadelik, nezaket, sevgi ve saygı esastır. Aile büyüklerinin güvenini kazanmak, onlara saygı duymak ve dürüst olmak, güzel ahlakın bir özelliğidir. Birbirine ve aile büyüklerine güvenmeyen ve saygı duymayan bir çiftin geleceğinden emin olunamaz.
• Ahde vefa gösterin. Vefa ve sadakat, çiftin evlilik yaşamları süresince ihtiyaç duydukları ve birbirlerini hoşnut edecek üstün ahlak özellikleridir. Sevgi, şefkat, merhamet, hamiyet, yiğitlik ve vefa gibi duygular çiftin silahıdır. Bu duygular, çiftin yaşam yolundaki şevkini tetikler ve coşkusunu artırır. Sağlıklı ve mutlu çiftler, doğru sözlü, dürüst, güvenilir, sadık, vefalı ve sorumluluk sahibidirler. Çift önceliği birbirine vermeli, bu konuda bencil olmamalı, cana kıymet vermeli ve kaybedilmesi göze alınamaz olarak görmelidir.
• Eşinize hizmet edin ve bunun bir ibadet olduğunu unutmayın.
• İlgi ve sevginizi gösterin ve bunu ifade etmekten imtina etmeyin.
Allah katında aile reisinin değeri, eşine ve yakınlarına verdiği değerle ölçülür. Bu konuda Hz. Peygamber (s.a.s.): “En hayırlınız, aileniz için hayırlı olandır. Bana gelince ben, aileme karşı sizden en hayırlı olanınızım.” buyurmuştur.
• Önemli kararları eşine danışarak birlikte alın. Eşinizin fikrini alın ve uygulayın, eşinizle istişare edin. Hz. Peygamber birçok konuda Hz. Aişe ile istişare eder ve onun sözüne uyardı.
Boşanmanın bir başka sebebi ise abartılı düğün masrafları ve dizi filmlerindeki albenili şaşalı gayr-i İslami yaşam tarzının özentili hale getirilmesi. Özellikle yuva kurulma aşamasında olan çiftlerin israftan kaçınılarak, gençlerin borç yükleri ile en güzel yıllarının gölgelenmesine sebep olunmamalıdır. Zira Peygamber Efendimiz (sav) “Nikahın en bereketlisi masrafı en az olanıdır.” buyurmuşlardır.
Birlikte Olunan Zamanların Kalitesini Arttırın
Gerek çocuklarla, gerekse baş başa; âilece birlikte olunan zamanların vasıf ve kalitesinin artırılması için işbirliği yapılmalıdır. “Vasıflı beraberlik” konulu okumalar yapılabilir bunun için… Çünkü fizîken aynı ortamda; ama rûhen ayrı dünyalarda oluş, günümüzün en büyük problemlerinden biri gerçekten…
Herkesin çeşitli streslerle yüklü, yorgun döndüğü evin, bu durumu izâle edici bir misyonu var aslında… Bunun için, güler yüz, tatlı dil, hoşgörü, yakın alâka, birinci ve olmazsa olmaz ilâçlar… Hâfızayı, kelime hazinesini, dikkati geliştirici, deşarj edici oyun ve faaliyetler de evde hoş ve güzel bir hava estirebilir.
Eşinizle Nitelikli Beraberlikler Geçirin.
Nitelikli beraberlikte bir insana tüm dikkatinizi vermek kastedilmektedir. Bir kanepeye oturup göz kontağı kurarak konuşmak, yalnızca ikinizin yürüyüşe çıkması ya da bir yemeğe gidip birbirinize bakarak konuşmanızdır. Bu süreçte dikkat etmemiz gereken noktalar:
- Eşiniz konuşurken göz teması kurun,
- Eşinizi dinlerken başka bir şey yapmayın,
- Duyguları dinleyin,
- Vücut dilini gözlemleyin,
- Sözünü kesmeyin.
- Bir sorun olduğunda uzaklaşmak yerine yakınlaşın.
- Boşanma sonucu eğer çocuk var ise en büyük mağduriyeti çocukların yaşayacağını unutmayın
Eşlerin, evlilik problemleri henüz ortaya çıkmadan evlilik öncesi eğitim almaları boşanmaları önleyecek önemli bir faktör. Bir kişi eş seçiminde ne kadar dikkatli olursa olsun, ne kadar uygun bir eş seçerse seçsin, önceden evlilik ile ilgili bilgi sahibi olmadıkça ve hazırlık yapmadıkça uygun eş evlilikte uyum için yetmemektedir. Evliliği uyum içinde yürütmek için gereken tutumlar ve davranış modelleri hayatın ilk günlerinden itibaren aile içinde edinilir. Kişiler evlilik ile ilgili ilk gözlemlerini kendi anne babalarının evliliklerini gözleyerek edinirler. Ancak ailesindeki evlilik modeli yanlış tutum ve davranışlar üzerine kurulmuş olan bireyler, doğal olarak bu yanlış davranışları model alacaklardır. Anne babalarının ilişki biçiminden hoşlanmayan kişiler bile ileriki yaşamlarında kendi evliliklerinde bu ilişki modelinden öğrendikleri birçok davranışı farkına varmadan tekrarlarlar.
Geçmiş ailemizdeki ilişkiler, evlilik modeli nasıldı? Yeni kuracağımız evlilikte bunlar bizi nasıl etkileyecek? Bunların farkına varılması gerekir.
Gerçekten de evlilik eğitimlerinin gerekliliği ortaya çıkıyor. Aile kurumunu korumak, şiddeti ve boşanmaları azaltmak için hem devletin hem de özel kuruluşların evlilik eğitimleri yapması gerekiyor. Yoksa bu gidişle Avrupa’yı bile geride bırakacağız gibi görünüyor.
Boşanma ile ilgili sorun, temelde “sevgisizlik, ilgisizlik ve sorumsuzluk” sorunudur. Aile, zemini rahmet olan bir sevgi müessesidir. İnsan fıtratının muhtaç olduğu sevgiyi insana ancak aile verebilir. Aile, insanın sevme ve sevilme hususunda kendisini rahat hissettiği en güvenli ortamdır. Hz. Peygamber (sav), eşler arasındaki sevgi ve saygıyı da imanla irtibatlandırarak, “İmanı en mükemmel olan mü’min, ahlakça en güzel olandır. Sizin en hayırlınız da eşlerine en güzel davrananızdır.”5
Hz. Peygamber (sav), aileyi ve aile hayatını, dolayısıyla toplumu çözülmekten ve bozulmaktan korumak için gayr-i meşru ilişkileri yasaklamıştır. Nitekim bu hususta Yüce Allah, “Zinaya yaklaşmayın. Zira o, bir hayâsızlıktır ve çok kötü bir yoldur.”6 “…kötülüklerin açığını da gizlisine de yaklaşmayın…”7 buyurmaktadır.
Aile bireyleri, birbirlerine daima dua etmelidir. Bu konuda Kur’an’da bizlere güzel dua örnekleri takdim edilmektedir. Nitekim müminlerin özeliklerinden bahseden bir ayette Yüce Allah: “(Müminler): Rabbimiz! Bize gözümüzü aydınlatacak eşler ve zürriyetler bağışla ve bize takva sahiplerine önder kıl’ derler.”8 Yine Zekeriyya (as) dilinden başka bir dua örneği de şöyledir: “Orada Zekeriya, Rabbine dua etti: Rabbim! Bana tarafından hayırlı bir nesil bağışla. Şüphesiz Sen duayı hakkıyla işitensin, dedi.”9
Aile fertleri daima birbirine iyiliği tavsiye etmeli, kötülüklerden de sakındırmalıdır. Nitekim Yüce Allah, “Ey inananlar! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyunuz…”10 buyurmaktadır. Aile içi problemler, dua, sabır, karşılıklı anlayış ve kanaatle çözülmeye çalışılmalıdır. Bu hususta Yüce Allah: “Eşlerinizle iyi geçininiz. Şayet onlardan hoşlanmayacak olursanız, olabilir ki bir şey sizin hoşunuza gitmez de Allah onda bir çok hayır takdir etmiş bulunur.”11
Hz. Peygamberin aile örnekliğinde şiddete kesinlikle yer yoktur. Kadın, kocası karşısında kendine has bir kişiliğe sahiptir. Ailede boşanma en son müracaat edilecek husustur.
Hayatımızın her safhasında olduğu gibi evlilik öncesinde de evlilik sürecinde de duâya sarılmalı; Rabbimiz’den şu âyet-i kerîmede ifade buyrulan göz aydınlığı eşler niyazında ısrar edilmelidir: “(Mü’min kullar:) «Rabbimiz! Bize gözümüzü aydınlatacak eşler ve zürriyetler ihsan et ve bizi takvâ sahiplerine önder kıl!» derler.”12
Rabbimiz, evlilik gibi mukaddes bir müessesenin, Batıdaki gibi azalması ve nikâhsız olarak bir arada yaşamaların çoğalması için kasıtlı ve plânlı çalışmaların yapıldığı çağımızda, göz nûru nesiller yetiştirecek İslâm yuvalarının sayısını çoğaltsın.
İdris Gökalp
1. Nisâ, 4/19
2. Müslim, Radâ’, 61
3. Nisâ, 4/128
4. Nisâ, 4/35
5. Ahmed b. Hanbel, el-müsned
6. Isra, 17/32
7. Enam , 6/51
8. Furkan, 25/74
9.Ali İmran, 3/38
10. Tahrim, 66/6
11. Nisa, 4/19
12. Furkân, 25/74
ÇÖZÜM YOLLARI Bir zamanlar Afrika’da kayıp bir şehri aramakta olan arkeologlar, yanlarındaki eşya ve yükleri, yerlilerin yardımı ile taşıyarak uzun bir yolculuğa çıkmışlar. Kafile, bu zor yolculukta balta girmemiş ormanların içinde ilerleyerek; nehirleri, çağlayanları geçmiş, günlerce yola devam etmiş. Fakat günlerden bir gün, kafiledeki yerliler birden durmuş. Ulaşmak istedikleri yere bir an önce varmak isteyen arkeologlar, bu duruma bir mânâ verememişler. Zaman kaybettiklerini, bir an önce yola devam etmeleri gerektiğini izaha çalışarak, yerlilere neden durduklarını sormuşlar. Aldıkları cevap şöyleymiş: “-Çok hızlı gidiyoruz. Ruhlarımız geride kalıyor.” Gerçekten, çağımızın temel dertlerinden biri, baş döndürücü koşuşturma… Bu hızlı tempo içerisinde, çoğu zaman aile hayatına bir tekdüzelik hâkim olabiliyor. Ardından da bazen adını bile koyamadığımız sıkıntı ve huzursuzluklar, boşanmalar bir yerlerden kendini göstermeye başlıyor. Konuyla ilgili pay sahibi olan her kesim kendi üzerine düşen sorumlulukları hatırlamalı ve gereğini yerine getirmelidir. Boşanmanın sebeplerini sıralarken ortaya çıkan tablo açıkça gösteriyor ki aile bağlarındaki çözülme ve değerlerin korunmasında yaşanan aşınma, evliliklerin sağlıklı bir şekilde yürütülmesini zorlaştırmaktadır. Yeni evlenen her çift¸ ailenin ciddi bir kurum olduğunu¸ evlilik kararının hayatî önemi haiz olduğunu ve evliliğin asla bir evcilik oyunu olmadığını bilmeleri gerekir. Evliliğin ölüm ya da boşanma sebebiyle sona ermesi¸ eşlerin hayatını derinden etkiler ve maddî-manevî onulmaz yaralar açar. İrili ufaklı sorunlar¸ her yerde yaşanır. Bazı küçük sorunlar¸ hayatın tuzu biberi sayılabileceği gibi¸ ufak sorunların abartılması¸ sorunlara önyargılı yaklaşılması ve tarafların sorun çözme yeteneğinden yoksun olmaları da problemi boşanma aşamasına kadar getirebiliyor. Boşanma, sonuçları itibariyle çok ciddi bir iş olduğu için bu kararın birçok aşamada düşünülerek verilmesi gerekir. Karı koca mükemmeliyetçi beklentiler içerisine girmek yerine birbirinin güzel yönlerini görerek hayatlarını devam ettirmeye çalışmalıdır. Yüce Mevlâ bazen insanın hoşlanmadığı bir huyun kendisi için bir hayır vesilesi olabileceğini şöyle vurgulamıştır. “Hanımlarınızla güzel bir şekilde geçinin. Kendilerinden hoşlanmadıysanız, bilin ki, sizin hoşlanmadığınız bir şeyde Allah, birçok hayırlar takdir etmiş olabilir.”20 Peygamber Efendimizde “Mümin, mümin hanımına karşı kötü duygular beslemesin; çünkü onun bazı huylarından hoşlanmasa da diğer huylarından hoşlanabilir.”21 buyurarak eşlerin mümkün olduğu kadarıyla geçinmelerini, birbirlerinin iyi yönlerini görmeye gayret göstermelerini tavsiye etmiştir. Müslümanların sığınağı ve cenneti olarak nitelenen aile hayatının bozulması karşısında çare olarak İslamiyet dairesi içerisindeki dini terbiyeyi önerebiliriz. Eşler birbirlerine olan sevgilerini beş on senelik geçici güzellikler üzerine bina etmemelidir. Eşler arasında yaşanan sorunlar karşısında boşanma durumu, en son çare olarak düşünülmelidir. Eşler problemlerini uygun bir üslûpla tartışarak serinkanlı bir şekilde değerlendirmeli, görüş birliğine varamadıkları konularda en azından uzlaşma cihetine gitmelidirler. Allah Teâlâ müminlere bu yönde tavsiyede bulunmaktadır: “Eğer bir kadın, kocasının kendisine kötü davranmasından yahut yüz çevirmesinden endişe ederse, uzlaşarak aralarını düzeltmelerinde ikisine de bir günah yoktur. Uzlaşmak daha hayırlıdır. Nefisler ise kıskançlığa ve bencil tutkulara hazır (elverişli) kılınmıştır.”22 Boşanmalar, sadece boşanan eşleri değil, öncelikle istikbalimizi emanet edeceğimiz çocuklarımızı olumsuz etkiler ve onları hiç de hak etmedikleri bir ortama mahkûm eder. Boşanma, çocuğun gelişiminde en önemli faktör olan aileye son vermesi sebebiyle özellikle çocuklar üzerinde hayat boyu etkilerini sürdüren bir olaydır. Anne babadan kopuk bir hayata mahkûm olan çocuklar derinden yaralanmakta ve etkilenmektedir. Boşanmanın en ağır yükünü onlar çekmektedirler. Şüphesiz bir çocuk fiziksel ve psikolojik gelişimini en güzel şekilde ailesinin içinde tamamlar. O, hem annenin hem de babanın ilgisine, sevgisine, şefkatine muhtaçtır. Parçalanmış aile çocuklarında genellikle uyum ve davranış sorunları ortaya çıkabilmekte, bazen eğitimleri yarım kalmakta, kimi zaman sokağa ve suç ortamına itilmekte ve kötü alışkanlıklara yönelme gibi durumlar yaşanabilmektedir. Neticede fert ve toplum, problemli bireylerle karşı karşıya kalabilmektedir. Eşler, boşanmanın dinimizde hoş karşılanmadığı bilinciyle evliliklerini karşılıklı anlayış ve hoşgörü içerisinde, sevgi ve saygı temeline dayalı olarak devam ettirme gayretinde olmalıdırlar. Öncelikle kendilerine ve çocuklarına, sonra da çevrelerine mutlu bir aile yuvası örneği sunmalıdırlar. Boşanma hem hukukî hem psikolojik hem de sosyal bir süreçtir. Kuşkusuz, boşanma, psiko-sosyal ve ekonomik boyutlarıyla eş ve çocukların yaşamlarını kökten değiştirecektir. Bu nedenle bu süreçte eş ve çocukların hayatlarının nasıl ve ne kadar olumsuz etkileneceği, eşlerin bu aşamada yapacakları işbirliğine ve yapıcı yaklaşımlara bağlıdır. Eşlerin kendi aralarında çözemediği anlaşmazlıklar evlilik birliğini sarsacak duruma geldiği zaman, hakem yöntemine başvurmak faydalı olacaktır. Eşler arasında meydana gelecek şiddetli geçimsizlik ve kötü muamele durumunda nasıl davranılması gerektiği konusunda Allah şöyle yol gösteriyor: “Eğer karı ile kocanın aralarının açılmasından korkarsanız, o vakit kendilerine erkeğin ailesinden bir hakem, kadının ailesinden bir hakem gönderin. İki taraf (arayı) düzeltmek isterlerse, Allah da onları uzlaştırır.”23 Âyette geçen hakemleri kimin tayin edeceği ihtilâflı olmakla birlikte, burada önemli olan iyi niyetle çözüm arayışında bulunulmasıdır. Böyle bir yola başvurulmasının amacı, eşler arasındaki geçimsizliklerin boşanmaya vardırılmadan çözülmesidir. Kadın ve erkek tarafından seçilecek iki hakem araya girerek çözüm yolu bulmaya çalışır. Hakemler aile büyüklerinden olabildiği gibi, tarafları iyi tanıyan dostlardan da seçilebilir. Barıştırma yolunu denerler ve iki tarafa da nasihat ederler. Eşler çözüm taraftarı iseler, hakemlerin katkısı ve Allah’ın yardımı ile sıkıntılar bir şekilde çözülebilir. Böylece eşlerin konuşup anlaşarak çözemedikleri konuları hakemler belli bir uzlaşma noktasına getirebilirler. Boşanmanın önüne geçebilme adına bir takım çözüm önerilerini şu şekilde sıralayabiliriz: • Eşinize değer verdiğinizi gösterin. • Birlikte kaliteli ve nitelikli vakit geçirin. • Hediyeleşmeyi ihmal etmeyin. • Eşinizi takdir edin, övün ve onaylayın. Sevecen sözlerin kullanın. Yüksek tonda ve sert bir sesle ifade edilen sözler sevgiyi değil, bir suçlama, yargılama ve kınama ifadesini yansıtır. • Aile büyüklerine saygı gösterin. Akraba ilişkilerinde samimiyet, güvenilirlilik, tevazu, sadelik, nezaket, sevgi ve saygı esastır. Aile büyüklerinin güvenini kazanmak, onlara saygı duymak ve dürüst olmak, güzel ahlakın bir özelliğidir. Birbirine ve aile büyüklerine güvenmeyen ve saygı duymayan bir çiftin geleceğinden emin olunamaz. • Ahde vefa gösterin. Vefa ve sadakat, çiftin evlilik yaşamları süresince ihtiyaç duydukları ve birbirlerini hoşnut edecek üstün ahlak özellikleridir. Sevgi, şefkat, merhamet, hamiyet, yiğitlik ve vefa gibi duygular çiftin silahıdır. Bu duygular, çiftin yaşam yolundaki şevkini tetikler ve coşkusunu artırır. Sağlıklı ve mutlu çiftler, doğru sözlü, dürüst, güvenilir, sadık, vefalı ve sorumluluk sahibidirler. Çift önceliği birbirine vermeli, bu konuda bencil olmamalı, cana kıymet vermeli ve kaybedilmesi göze alınamaz olarak görmelidir. • Eşinize hizmet edin ve bunun bir ibadet olduğunu unutmayın. • İlgi ve sevginizi gösterin ve bunu ifade etmekten imtina etmeyin. Allah katında aile reisinin değeri, eşine ve yakınlarına verdiği değerle ölçülür. Bu konuda Hz. Peygamber (s.a.s.): “En hayırlınız, aileniz için hayırlı olandır. Bana gelince ben, aileme karşı sizden en hayırlı olanınızım.” buyurmuştur. • Önemli kararları eşine danışarak birlikte almak. Eşinizin fikrini alın ve uygulayın, eşinizle istişare edin. Hz. Peygamber birçok konuda Hz. Aişe ile istişare eder ve onun sözüne uyardı. Boşanmanın bir başka sebebi ise abartılı düğün masrafları ve dizi filmlerindeki albenili şaşalı gayr-i İslami yaşam tarzının özentili hale getirilmesi. Özellikle yuva kurulma aşamasında olan çiftlerin israftan kaçınılarak, gençlerin borç yükleri ile en güzel yıllarının gölgelenmesine sebep olunmamalıdır. Zira Peygamber Efendimiz (sav) “Nikahın en bereketlisi masrafı en az olanıdır.” buyurmuşlardır. Birlikte Olunan Zamanların Kalitesini Arttırın Gerek çocuklarla, gerekse baş başa; âilece birlikte olunan zamanların vasıf ve kalitesinin artırılması için işbirliği yapılmalıdır. “Vasıflı beraberlik” konulu okumalar yapılabilir bunun için… Çünkü fizîken aynı ortamda; ama rûhen ayrı dünyalarda oluş, günümüzün en büyük problemlerinden biri gerçekten… Herkesin çeşitli streslerle yüklü, yorgun döndüğü evin, bu durumu izâle edici bir misyonu var aslında… Bunun için, güler yüz, tatlı dil, hoşgörü, yakın alâka, birinci ve olmazsa olmaz ilâçlar… Hâfızayı, kelime hazinesini, dikkati geliştirici, deşarj edici oyun ve faaliyetler de evde hoş ve güzel bir hava estirebilir. Eşinizle nitelikli beraberlikler geçirin. Nitelikli beraberlikte bir insana tüm dikkatinizi vermek kastedilmektedir. Bir kanepeye oturup göz kontağı kurarak konuşmak, yalnızca ikinizin yürüyüşe çıkması ya da bir yemeğe gidip birbirinize bakarak konuşmanızdır. Bu süreçte dikkat etmemiz gereken noktalar: - Eşiniz konuşurken göz teması kurun, - Eşinizi dinlerken başka bir şey yapmayın, - Duyguları dinleyin, - Vücut dilini gözlemleyin, - Sözünü kesmeyin. - Bir sorun olduğunda uzaklaşmak yerine yakınlaşın. - Boşanma sonucu eğer çocuk var ise en büyük mağduriyeti çocukların yaşayacağını unutmayın Eşlerin, evlilik problemleri henüz ortaya çıkmadan evlilik öncesi eğitim almaları boşanmaları önleyecek önemli bir faktör. Bir kişi eş seçiminde ne kadar dikkatli olursa olsun, ne kadar uygun bir eş seçerse seçsin, önceden evlilik ile ilgili bilgi sahibi olmadıkça ve hazırlık yapmadıkça uygun eş evlilikte uyum için yetmemektedir. Evliliği uyum içinde yürütmek için gereken tutumlar ve davranış modelleri hayatın ilk günlerinden itibaren aile içinde edinilir. Kişiler evlilik ile ilgili ilk gözlemlerini kendi anne babalarının evliliklerini gözleyerek edinirler. Ancak ailesindeki evlilik modeli yanlış tutum ve davranışlar üzerine kurulmuş olan bireyler, doğal olarak bu yanlış davranışları model alacaklardır. Anne babalarının ilişki biçiminden hoşlanmayan kişiler bile ileriki yaşamlarında kendi evliliklerinde bu ilişki modelinden öğrendikleri birçok davranışı farkına varmadan tekrarlarlar. Geçmiş ailemizdeki ilişkiler, evlilik modeli nasıldı? Yeni kuracağımız evlilikte bunlar bizi nasıl etkileyecek? Bunların farkına varılması gerekir. Gerçekten de evlilik eğitimlerinin gerekliliği ortaya çıkıyor. Aile kurumunu korumak, şiddeti ve boşanmaları azaltmak için hem devletin hem de özel kuruluşların evlilik eğitimleri yapması gerekiyor. Yoksa bu gidişle Avrupa’yı bile geride bırakacağız gibi görünüyor. Boşanma ile ilgili sorun, temelde “sevgisizlik, ilgisizlik ve sorumsuzluk” sorunudur. Aile, zemini rahmet olan bir sevgi müessesidir. İnsan fıtratının muhtaç olduğu sevgiyi insana ancak aile verebilir. Aile, insanın sevme ve sevilme hususunda kendisini rahat hissettiği en güvenli ortamdır. Hz. Peygamber (sav), eşler arasındaki sevgi ve saygıyı da imanla irtibatlandırarak, “İmanı en mükemmel olan mü’min, ahlakça en güzel olandır. Sizin en hayırlınız da eşlerine en güzel davrananızdır.”24 Hz. Peygamber (sav), aileyi ve aile hayatını, dolayısıyla toplumu çözülmekten ve bozulmaktan korumak için gayr-i meşru ilişkileri yasaklamıştır. Nitekim bu hususta Yüce Allah, “Zinaya yaklaşmayın. Zira o, bir hayâsızlıktır ve çok kötü bir yoldur.”25 “…kötülüklerin açığını da gizlisine de yaklaşmayın…”26 buyurmaktadır. Aile bireyleri, birbirlerine daima dua etmelidir. Bu konuda Kur’an’da bizlere güzel dua örnekleri takdim edilmektedir. Nitekim müminlerin özeliklerinden bahseden bir ayette Yüce Allah: “(Müminler): Rabbimiz! Bize gözümüzü aydınlatacak eşler ve zürriyetler bağışla ve bize takva sahiplerine önder kıl’ derler.”27 Yine Zekeriyya (as) dilinden başka bir dua örneği de şöyledir: “Orada Zekeriya, Rabbine dua etti: Rabbim! Bana tarafından hayırlı bir nesil bağışla. Şüphesiz Sen duayı hakkıyla işitensin, dedi.”28 Aile fertleri daima birbirine iyiliği tavsiye etmeli, kötülüklerden de sakındırmalıdır. Nitekim Yüce Allah, “Ey inananlar! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyunuz…”29 buyurmaktadır. Aile içi problemler, dua, sabır, karşılıklı anlayış ve kanaatle çözülmeye çalışılmalıdır. Bu hususta Yüce Allah: “Eşlerinizle iyi geçininiz. Şayet onlardan hoşlanmayacak olursanız, olabilir ki bir şey sizin hoşunuza gitmez de Allah onda bir çok hayır takdir etmiş bulunur.”30 Hz. Peygamberin aile örnekliğinde şiddete kesinlikle yer yoktur. Kadın, kocası karşısında kendine has bir kişiliğe sahiptir. Ailede boşanma en son müracaat edilecek husustur. Hayatımızın her safhasında olduğu gibi evlilik öncesinde de evlilik sürecinde de duâya sarılmalı; Rabbimiz’den şu âyet-i kerîmede ifade buyrulan göz aydınlığı eşler niyazında ısrar edilmelidir: “(Mü’min kullar:) «Rabbimiz! Bize gözümüzü aydınlatacak eşler ve zürriyetler ihsan et ve bizi takvâ sahiplerine önder kıl!» derler.”31 Rabbimiz, evlilik gibi mukaddes bir müessesenin, Batıdaki gibi azalması ve nikâhsız olarak bir arada yaşamaların çoğalması için kasıtlı ve plânlı çalışmaların yapıldığı çağımızda, göz nûru nesiller yetiştirecek İslâm yuvalarının sayısını çoğaltsın.