Bazı inananlar İsrail’in savunmasız insanlara karşı uyguladığı katliamı anlamaya güçlük çekiyorlar. Bir insan nasıl bu kadar alçalabilir, vahşi hayvanların bile yapmaktan utanacağı cinayetleri bir insan olarak nasıl açıkça savunur. Bu durumu anlayamadıklarını söylüyorlar.
Fakat böyle düşünenlerin yanıldıkları en önemli nokta bizce şurasıdır; İsrail, insanlık faziletlerine sahip kişiler tarafından kurulmuş bir devlet değildir. Kuruluşunda bir tek insani erdem gösterilemez. Kuruluşunda olduğu gibi günümüzde de aynı özelliğini sürdürmektedir. Yani böyle düşünen İsrail’in yaptıklarını havsalasına sığdıramayanların gözlerinden kaçan bir gerçek var. İsrail’i insanların kurduğu ve yaşattığı bir devlet sanmak.
Oysa İsrail yaptıklarından dolayı insani olarak tenkid edilirse, havaya kurşun sıkılmış olur. Çünkü İsrail bir insan devleti değildir, insani bir devlet değildir. Tanımı ve ismi olmayan cibilliyetsiz bir anlayışın insan öldürsün diye kurduğu korsan bir devlettir. Bu cinsiyeti ve cibilliyeti belli olmayan kafa, insana ait bir kafa olmadığı için şefkat, merhamet, iyilik gibi faziletleri ondan bekleyemezsiniz. Hayvana ait bir kafa olmadığı için de katliamlarını ve cinayetlerini bir defaya mahsus “karnı doyuncaya kadar” sınırında tutmasını da bekleyemezsiniz. Hayvanlar karınların doyurmak için avlarına saldırılar. Yani siz bir hayvanı her an kendinden zayıf bir hayvanı öldürürken göremezsiniz. Fakat İsrail bu yanıyla gerek ehli hayvanlardan gerek vahşi hayvanlardan ayrılmaktadır.
Peki İsrail nedir ? O bir insan değilse, O bir hayvan değilse, O nedir ? Onlar gerek geçmişte rasullere yaptıkları ihanet, gerek ilahi kitaplara karşı yürüttükleri tahrifat dolayısıyla gerçekten çok karmaşık bir vasıf kazanmışlardır. Yani İsrailliler bir tür insanla hayvan arası, bir has, cinsiyeti ve cibilliyeti meçhul bir tür olarak karşımızda bulunmaktadır.
Böyle bir türle karşı karşıya bulunduğumuzu anlayamazsak, insani tepkilerin onu hizaya getirebileceği yanlışına düşeriz. Yahudilerin bu karmaşık kimlikleri, bu nereye oturtacaklarını şaşırdığımız türleri, cinsiyetleri ve cibilliyetleri ile ilgili meçhul durumlarının temel sebebi yukarıda arzettiğimiz ihanet ve tahrifattır. Yani onlar bu belirsizliğe iten sebep :
Onlar Allah’ın Rasullerine sürekli ihanet etmişlerdir. Rasulleri öldürmüşler, onlara işkence ve zulüm yapmışlardır.
İlahi kitaplara karşı çok açık bir tahrifat yapmışlardır. Rasullere ihanetten dolayı lanetlenmiş olan pis ellerini, ayrıca ilahi kitaba uzattıklarından alemlerin rabbi olan Allah’ın kelamını beğenmeyerek, kendi akıllarınca düzenlemeye gittikleri için, yani bir anlamda ilahi vahyi kendi hevasına almaya çalışarak, ilahi bir vahiy ‘uydurmaya çalıştığı’ için bu garip yaratık ortaya çıkmıştır.
Rasullere ve kitaplara karşı yapa geldikleri ihanet ve tahrifat dolayısıyla, bütün insani özellikleri Allah tarafından felce uğratılmış lanetlenmiş, bu yaratıklara karşı Müslümanların sözlü tepkiler göstermesi, bu tepkilerden bir sonuç beklemesi tedaviye muhtaç bir durumdur.
Yapılması gereken İsrail’e karşı Müslümanların güç oluşturması, Ona “Zulüm yapma Ey Yahudi” demek yerine, bu zulmü yapmaya kalktığında onu kendi türüne uygun bir kafes içinde zararsız hale getirmenin yolunu bulmaktır.
Bunun tek yolu vardır. Müslümanlar fer’i ayrılıkları bir kenara bırakmalı, Yahudi denilen yaratığa karşı o ortalığı daha fazla fesada vermeden birbirleriyle oturup konuşmasını öğrenmelidirler.
Çünkü Müslümanlar anlamalılar ki onların bir araya gelmesini önlemek için israil’, ülkesindeki büyük enflasyona rağmen milyarlarca dolarlık finans ayırmaktadır.
Yahudi denilen yaratığa karşı göğsünü siper eden Filistinli aziz genç, sen kazandın. Sen kazansan da kazandın, kaybetse de kazandın.
Ömer KÜÇÜKAĞA
Vahdet Dergisi 11 – 17 Nisan 1988
Not : 12 yıl önce yazılmış olan bu yazıdaki “Yahud” kelimeleri elbette katliamları ve zulümleri işleyen, benimseyen ve destekleyen Yahudileri ifade etmektedir. Siyonist, ırkçı, faşist yahudilerin, barbar İsrail devletinin zulümlerini eleştiren Museviler yazıda anılan “Yahudi” kelimesinin kapsamı dışındadır.