• KARGAŞA DÖNEMİNİN AHVALİ

      Her kavramın kullanım alanı ve kullanım şekli vardır. TDK sözlüğüne göre kargaşa; Kışkırtma ve karışıklık yoluyla toplumda ortaya çıkan düzen bozukluğu, anarşi. Kalabalık, düzensizliğin yol açtığı karışıklık, kaos... Lisan ile dilin aynı anlamda...

DUYURULAR

BİR DARBE KALKIŞMASININ ARDINDAN

1- Müslümanlar gerek kendi dindaşları olsun, gerekse herhangi bir inancın müntesibi olsun, insanların ait oldukları hukukun net olarak bilinmesini ve onların o hukuka sadık kalmalarını ister. Hangi hukuk olursa olsun, bir inanç ve hukuk bütünlüğüne aidiyet belirtildikten sonra, o hukukun dışında bir şekilde hukuksuzluğa ve anarşiye yol açan tutum ve davranışlara ise müsamaha göstermezler. 15 Temmuz akşamı yaşanan darbe kalkışmasının ne İslam hukukunda ne de beşerî hukukta meşru bir yeri vardır. Bu yönüyle yönetim ya da iktidarı ele geçirme yolları içinde en zalimane ve en cahilane olanıdır.

 

2- Mevcut darbe girişiminin arkasında emperyal güçlerin bulunduğu gün gibi aşikârdır. Bu güçlerin hedefi ise bütün dünyada kurdukları zulüm düzenini korumak, bu düzeni tehdit eden her unsuru ortadan kaldırmaktır. Uzunca bir dönemdir emperyal güçlerin düzenlerine itiraz eden İslam dünyasındaki hareketliliğin, son yıllarda Türkiye Cumhuriyeti devletinin siyasetinde ve uluslararası arenada etkili olan Recep Tayyip Erdoğan’ın tutum ve davranışlarıyla daha farklı bir hal aldığı gözlemlenmektedir. Recep Tayyip Erdoğan sadece Türkiye’de değil tüm İslam dünyasında bir umudun, bir direnişin ifadesi haline gelmiştir. Bu sebeple onun arkasında durmak İslam davasının arakasında durmak olarak kabul edilmekte ve öyle algılanmaktadır. Bu sebeple emperyal güçlerin, zulüm düzenlerini korumak adına İslam dünyasına vermek istedikleri ayarın öncelikli maddelerinden birisini Recep Tayyip Erdoğan’ın düşürülmesi teşkil etmektedir.

3- Emperyal güçlerin dünyaya nizam verme faaliyetleri kimi zaman onların bilfiil bir ülkeyi işgal etmesi ile olur, kimi zaman da -mevcut darbe girişiminde yaşandığı gibi- maşaları olan yerli işbirlikçileri ve kuklaları aracılığı ile olur. 15 Temmuz akşamı yaşanan darbe kalkışmasındaki kuklaları ise Türkiye’de yıllardır İslâmî çalışmalar yapmakla bilinen Fethullah Gülen hareketi olmuştur. Bu hareket yıllarca kendisini “hizmet hareketi” olarak tanıtmış, insanların dinî duygularına hitap edegelmiş, bu milletin bağışları ve teveccühü ile gelişmiştir. Ancak yine bu hareket, yapmış olduğu darbe kalkışması ile kendi milletini ve İslam ümmetinin umutlarını emperyal güçlerin kucağına atmaktan çekinmemiştir. Üstelik bunu halkın üstüne ateş açarak, tanklarla insanların ve araçların üzerinden geçerek, uçaklarla bombalayarak yapmaktan geri durmamıştır.

4- Sokağa dökülen binlerce vatandaş, vatanının böyle adice ele geçirilmek istenmesine tepki göstermiştir. Sokaktaki tanklardan, helikopterlerden sıkılan kurşunların üzerine yürüyen insanların dilinde "demokrasi" "özgürlükler" türünde sözlerden ziyade tekbirler ve salavatlar vardı. Sabaha kadar salâlar hiç susmadı. Camilerin minarelerinden imamlar halkın direnişine destek verdiler. Bu sebeple onların tekbirleri ve salavatları, kalplerinden geçen niyetlerin ve içinde bulundukları duruma nasıl baktıklarının göstergesidir.

5- Şayet ortada önünde durulması mümkün olmayan kitlesel bir hareket varsa, güç odakları bunu kendi menfaatlerine göre yönlendirmeye çalışır. Siyaset bir güç odağıdır, üniversiteler bir güç odağıdır, medya bir güç odağıdır. Şu halde medya ve siyaset adamlarının dilinden düşmeyen "halk demokrasiye sahip çıktı" türünden sözlere şaşırmak için bir sebep yoktur. Onlar bu kitlesel hareketi kendi durdukları noktaya göre yorumlayarak yönlendirmeye çalışmaktadırlar.

6- Şaşırtıcı olan, tekbir getiren ve vatanını savunduğunu kabul eden insanımızın bu tepkisini, onların hareketini demokrasi etiketi ile etiketlemeye çalışanlara bakarak yine onların emellerine terk etme davranışıdır. Halbuki insanımızın dinleri ve vatanları uğruna gösterdikleri bu direniş doğru anlaşılmalıdır. Bu direnişin demokrasi etiketi ile etiketlenmeye çalışılması, bunu her kim yaparsa yapsın bu direnişe bir haksızlık olacaktır. Bu işin demokrasiye yaradığını düşünerek sessiz kalanlar unutmamalıdırlar ki suskunlukları da bu ülkeyi adice ve haince ele geçirerek emperyal güçlerin kucağına atmak isteyenlere yaramaktadır.

7- Bu durumun sadece Türkiye’deki geniş halk kitleleri tarafından değil, bütün İslam dünyası tarafından da böyle algılanılmış olduğu gözlemlenmektedir. İslam dünyasından bir çok Müslüman alim ve cemaat darbe kalkışmasının karşısında olmuş, Recep Tayyip Erdoğan’ın yanında yer aldıklarını duyurmuşlardır. (Karadâvî, Ebu Muhammed el-Makdisî Muhammed Tâki Osmanî, Muhammed Rafi Osmanî, Kudüs Muhafızı Musa Hicâzî, Kâbe imamı Sudeysî, Ahraru’ş-Şam bunların başında gelmektedir.) Kendisinin ümmetten ve ümmetin âlimlerinden daha şuurlu olduğunu ve meseleleri daha iyi anladığını düşünenlerimiz için ise Allah’a dua etmekten başka yapabileceğimiz bir şey yoktur.

8- Diğer taraftan ahalinin vermiş olduğu bu tepki bize şunu göstermiştir ki; düşüncesi her ne olursa olsun geniş halk kitlesini kazanamayan hiçbir silahlı devrim ya da darbe hareketinin başarı ihtimali yoktur. İlk etapta halkı sindirmeyi başaracak olsa bile zaman içinde çözülecek ve hükümsüz kalacaktır.

9- Son olarak; böylesi bir girişimin püskürtülmüş olması sevinilecek bir şey olmakla birlikte kimseyi zafer sarhoşluğuna uğratmamalıdır. Beraberce birlikte yaşadığımız bu halk yüzyıllarca Rabbine boyun eğen, peygamberinin izinden giden bir toplum olmuştur. Rabbinden ve peygamberinden bağları koparılan insanımız, darbe girişimine vermiş olduğu tepki ile kendi istikbali adına razı olduğu şeyin yine Rabbine kul olmak, peygamberinin yolunu yol bilmek olduğunu göstermiştir. Bu sebeple başta kendimizi olmak üzere toplumumuzu, devletimizi, iktisadımızı ve hukukumuzu Rabbimizin razı olduğu hale getirme gayretlerimize çok daha hız vermek durumundayız. Çünkü Rabbimize, ailemize, ümmetimize ve tarihimize olan sorumluluklarımız bizi beklemeye devam etmektedir.

Muhammed Salih İzgöer

tefsir dersi 2020

whatsapp takip edin

Yazanlarımız