• KİRLENMEK - KİRLETMEK

      Kir, kirlenmek, kirletmek kavramları ilk bakışta çok açık ve sarih bir kelime veya kavram. Buna biraz daha yakından ve farklı bir yerden bakma gereğine kaniyim. Kir; vücudun veya nesnelerin üzerinde oluşan pislik. Utanılacak hal. Pis- pislik ise;...

DUYURULAR

RAHMET AYI RAMAZAN VE DEPREM

rahmet ayi ramazan ve deprem rüstü izgoer

Değerli Kardeşlerim, pek mübarek bir ayın içindeyiz. Bizleri bu mübarek Ramazan ayına kavuşturan Yüce Rabbimize sonsuz hamd ü senalar olsun. Ramazan ayı, içinde sayamayacağımız nice hayırların bulunduğu çok mübarek bir aydır. En başta takvaya erişmemize vesile olan oruç ibadeti farz olarak bu aydadır. Allah Teâlâ, Bakara suresinin 183. ayetinde oruç ibadetini bizlere farz kıldığını beyan ederek şöyle buyurmuştur:

“Ey iman edenler! Oruç sizden öncekilere yazıldığı (farz kılındığı) gibi sizin üzerinize de yazıldı (farz kılındı). Tâ ki takva sahibi olasınız.”

Malum olduğu üzere takva; Yüce Mevlamıza çok derin, O’na yakışır şekilde saygı göstererek ibadetleri huşu içinde yapmak; O’na karşı gelmekten sakınmak, emir ve nehiylerine riayet ederek yaşamaktır. İşte oruç bizim bu şekilde takvaya ulaşmamıza vesile olan bir ibadettir. Zira kişi bu ibadeti yerine getirirken sadece yemesini, içmesini ve cinsi arzusunu terk etmez. Bunlarla beraber ağzından içeriye orucu bozacak bir şey koymadığı gibi ağzından orucu zedeleyecek bir şeyin çıkmamasına da dikkat eder. Böylece bütün vücuduyla orucunu tutmaya çalışır. Kişinin böyle oruç tuttuğunu bir Allah bilir, bir de kişinin kendi bilir. Bu sebeple oruç ibadetine riya karışmaz. Belki de riyanın karışma imkânı bulamadığı tek ibadet oruçtur. Bu sebepledir ki Cenâb-ı Hak bir hadîs-i kudsîde şöyle buyurmuştur:

Ebu Hureyre (ra)’den Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Aziz ve Celil olan Allah Teâlâ buyurdu ki: Adem oğlunun her ameli kendisinindir. Yalnız oruç müstesna. O benim içindir. Onun mükafatını ben vereceğim. Oruç ateşe karşı siperdir. Sizden biriniz oruçlu bulunduğu günde fena lakırdı söylemesin, kavga etmesin. Şayet birisi ona kötü söz söylerse veya ona sataşıp çekişirse “Ben oruçluyum” desin. Muhammed’in nefsi kudret elinde olan Allah’a kasem ederim ki muhakkak oruçlunun ağız kokusu, Allah nezdinde misk kokusundan daha hoştur. Oruç tutanın ferahlanacağı iki sevinçten birisi iftar ettiği zaman diğeri de orucunun sevabıyla Allah’a kavuştuğu andır.” Bu metin Buhari’nin rivayetidir.

Buhari’nin diğer rivayetinde de: “Oruçlu yemesini içmesini ve nefsanî arzularını sırf benim için terk ediyor. Onun mükafatını bizzat ben vereceğim. Bir haseneye on misli ecir vardır.” buyurmuştur.

Müslim’in rivayeti ise şöyledir:

“Ademoğlunun her ameli kat kat verilir. Bir hasene on mislinden yedi yüze kadar mükâfatlandırılır. Yalnız oruç müstesna. Onun mükafatını ben veririm. Zira yemesini ve nefsâni arzularını sırf benim için terk ediyor.”

Değerli kardeşlerim,

Nasıl bir ayın içinde olduğumuzu bu hadîs-i kudsî pek güzel ifade ediyor. Şimdi lütfen bu hadîs-i kudsîyi ağır ağır, ezberlercesine geri dönüp bir kere daha okuyun.

Dikkat edin. Rabbimizin “mükafatını bizzat ben vereceğim” dediği bir muhteşem ibadeti ifa ediyoruz. Rabbimizden bize bu lütfunu ikram etmesini niyaz ederiz.

Bu mübarek ayda daha başka ne gibi hayırlar olduğunu Efendimiz (as) bakın bizlere nasıl izah ediyor. Ebu Hureyre (ra)’den Rasulullah (sav)’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: “Bir kimse Ramazan’ın faziletine inanarak ve mükafatını Allah’tan umarak oruç tutarsa geçmiş günahları bağışlanır.” (Riyâzü’s-Sâlihîn, hadis no: 1224)

Yine Ebu Hureyre (ra)’den rivayet edildiğine göre Rasulullah (sav) Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Ramazan-ı Şerif geldiğinde cennet kapıları açılır. Cehennem kapıları kapanır. Azgın şeytanlar da zincire vurulur.” (Riyâzü’s-Sâlihîn, hadis no: 1225)

Malum olduğu gibi bu mübarek ay insanlığa hidayet rehberi olarak gönderilen Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim’in indirilmeye başlandığı bir aydır. O Kur’an ki insanları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Kalplere şifadır. Hak ile batılı, doğru ile yanlışı, iyi ile kötüyü birbirinden ayırır. Öyleyse bu mübarek ayda Kitabımızı bir kere daha mealiyle beraber dikkatlice okuyalım. Bir hatim indirmeye çalışalım. Mealiyle beraber bir hatim okuyamayacaksak baştan Bakara Suresi ve Al-i İmran suresini manasıyla okumaya gayret edelim.

Değerli kardeşlerim,

Ramazan hayırların nâmütenâhi olduğu bir aydır. Tevbelerin kabul edildiği, günahların bağışlandığı aydır. Rasulullah (sav) Efendimiz bu konuda bakın ne güzel bir müjde veriyor. Ebu Hureyre (ra)’ın rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Büyük günahlardan kaçınıldığı takdirde beş vakit namaz ile iki cuma ve iki Ramazan (orucu), aralarında işlenen günahların bağışlanmasına vesiledir.” (Müslim, Taharet, 16)

Burada şunu da hatırlamakta fayda vardır. “Ramazan” kelime olarak “yaz sonunda yağıp yeryüzünü tozlardan temizleyen yağmur” manasında “er-ramza” kelimesinden veya “Güneş ışınlarından taşların yanıp kızması” anlamında olan “er-ramaz” kelimesinden alınmıştır. Bu yağmur, yeryüzünü nasıl temizleyip yıkarsa, kızgın yer, orada yürüyenlerin ayaklarını nasıl yakarsa Ramazan ayı da müminleri günah kirlerinden öylece temizler, yakar, yok eder.” (Hadislerle İslam, Cilt 2, sahife 393, DİB yayınları)

Ramazan ayı cömertlik ayıdır. Zaten pek cömert olan Rasulullah Efendimiz Ramazan ayında daha da cömert olurdu. O’nun ne kadar cömert olduğunu sahabe efendimiz bakın nasıl anlatıyor: Abdullah b. Abbas radıyallahu anhümâ şöyle dedi: “Rasulullah (sav) Efendimiz insanların en cömerdi idi. Bilhassa Ramazan’da Cibril ile karşılaştığı zaman cömertliği son dereceyi bulurdu. Cibril (as) Ramazan’ın her gecesinde Peygamber Efendimizle buluşup nöbetle Kur’an okurlardı. İşte böylece Rasulullah (sav) Cibril (as) ile buluştuğunda insanlara rahmet getiren rüzgardan daha cömert, daha faydalı olurdu.” (Riyâzü’s-Sâlihîn, hadis no: 1227)

Lütfen bu hadis-i şerifi de bir kere daha okuyalım ve cömertliğimizi biz de gücümüz nispetinde arttıralım. Zira malum olduğu üzere çok büyük bir felaket yaşadık. On bir ilimizde yaşanan musibetin yaraları henüz tamamen kapanmış değildir. Nice kardeşlerimiz vefat ettiler. Yüce Rabbim onlara rahmetiyle, mağfiretiyle muamele eylesin, şehitlerin arasına ilhak eylesin.

Nice kardeşlerimiz yaralandı, sakat kaldı. Rabbim o kardeşlerimize de acil şifalar ihsan eylesin. Nice kardeşlerimiz de evsiz barksız kaldılar. İşte onlar bu şekliyle büyük bir imtihan geçiriyorlar. Onların imtihanları böyle. Peki, bizim imtihanımız nasıl? Bizim imtihanımız ise şu sorulardadır: Onlara karşı ne kadar cömertiz? Onlarla ne kadar ilgiliyiz? Onlara ne kadar dua ediyoruz? Yardım çalışmalarına ne kadar katılıyoruz? Masraflarımızı ne kadar kısıyoruz, lokmalarımızı paylaşabiliyor muyuz? Çoluğumuz-çocuğumuzla beraber yardımlarımızı devam ettiriyor muyuz? Bu ve bunlara benzer şekiller de bizim imtihanımızdır. Rabbimizden daha fazla cömert olmayı niyaz edelim.

Değerli kardeşlerim,

İçinde bulunduğumuz Ramazan ayının hayırlarını saymakla bitiremeyiz. Bu hayırlardan bir değeri Mübarek Kadir Gecesi’dir. Kadir suresinde beyan buyurulduğu üzere bu mübarek gecede Kur’an-ı Kerim indirilmeye başlanmıştır ve bu mübarek gece bin aydan daha hayırlı bir gecedir. Rasulullah (sav) Efendimiz meleklerin ve Cebrail (as)’ın her bir iş için Rablerinin izniyle yeryüzüne indiği, tâ fecr vaktine kadar selam ve esenliklerle dolu olan bu gece hakkında şöyle buyurmuştur:

“Her kim imanından dolayı ve ecrini yalnız Allah’tan umarak Kadir gecesini ibadetle geçirirse, onun lehine geçmiş günahları mağfiret olunur.” (Sahih-i Buhari, Kitabü’l-İman, Bab 25)

Bu kadar değerli bir geceyi fırsat bilelim. Rasulullah Efendimizin bu büyük müjdesine nail olabilmek için dua edelim, gayret edelim. Hişam b. Urve’nin babasından naklettiğine göre Rasulullah (sav) Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Kadir gecesini Ramazan ayının son on gününde arayın.” (Muvatta, İtikaf 6)

Âişe (r.anha) validemizden rivayete göre de şöyle demiştir: “Ey Allah’ın Rasulü, Kadir gecesinin hangi gece olduğunu bilirsem hangi duayı okumamı tavsiye edersin?” dedim. Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: “Allah’ım sen affedicisin, ikram sahibisin, affetmeyi seversin, beni de affet.” (Tirmizi, hadis no: 3513)

Değerli Kardeşlerim,

İtikaflarla, mukabelelerle, sadakalarla, fitrelerle, zekatlarla, teravihlerle, iftarlarla, sahurlarla, dualarla, tevbelerle, bağışlarla, infaklarla, gözyaşlarıyla, ikramlarla, ailemize karşı gösterdiğimiz daha fazla ilgi ve alaka ile daha fazla ilave edebileceğimiz güzellikler, nimetler, bereketler, rahmetler, müjdeler, bağışlanmalarla dopdolu bir ayın içindeyiz. Bu fırsat bir daha gelir gelir de biz olur muyuz bilinmez. Öyleyse bu muhteşem fırsatları iyi değerlendirelim. Ailece, eş, dost, arkadaşlarımızla yapabileceklerimizin en fazlasını yapmaya gayret edelim.

Rabbimiz bu mübarek ayı hakkımızda hayırlara vesile eylesin. Yaptığımız tüm amellerimizi salih ameller olarak kabul eylesin. Ümmet-i Muhammed’in birliğine ve beraberliğine vesile eylesin, oruçlarımızı sıhhat ve afiyet içinde tutup bayrama kavuşmayı nasip eylesin.

Amin.

M. Rüştü İzgöer

tefsir dersi 2020

whatsapp takip edin

Yazanlarımız