• BİR ÇAĞRI VEYA ÇIĞLIK

      Fıtrat üzere yaşayanlara, insanlığını muhafaza edenlere ve tüm Müslümanlara çağrımdır! - Adaleti koruyunuz. Adalete zulüm bulaştırmayınız. Adil insanların adaletine sahip çıkınız. - Zalimlere meyletmeyiniz. Zulme karşı çıkınız, zalimler içinden...

DUYURULAR

FAS'TA İSLAMİ HAREKET

Medeniyet Sohbetleri’nin sekizincisi ''Fas'ta İslami Hareket - Adalet ve İhsan Cemaati Modeli'' adlı konferansı ile devam etti. Kur’ân-ı Kerim tilavetiyle başlayan program Adalet ve İhsan Cemaati yöneticilerinden Dr. Ömer Emkasu ve Abdussamed Rida’nın karşılıklı sunumları şeklinde devam etti.

‘‘Burada düşünen, okuyan, kültürlü kardeşlerimizle bir arada buluştuğumuz için Medeniyet Vakfı’ndaki dostlarımıza, kardeşlerimizee teşekkürü bir borç biliyoruz.’’ diyerek sözlerine başlayan Adalet ve İhsan Cemaati Basın Danışmanı Dr. Ömer Emkasu Fas’ın tarihi ve kültürü konusunda kısa bilgiler verdi:
 

‘‘Coğrafyalarımız her ne kadar farklı olsa da birbirlerine iyiliği ve takvayı tavsiye eden Müslümanlar kardeştir. Birbirimize iyilik ve takvayı tavsiye etmenin neticesinde Müslüman fert meydana gelecektir. Daha sonra Müslüman toplum meydana gelecek ve bunun neticesinde de inşallah İslâmi devlet meydana gelecektir.
 

Türkiye’de İslam coğrafyasındaki İslami Hareketler bilinmesine rağmen Fas’taki İslâmi Hareketler bilinmemekle beraber bir ülke olarak Fas dahi Türkiyeli Müslümanlarca bilinmemektedir. Fas Avrupa’ya çok yakın bir ülke olup arada 6 kilometrelik Cebeli Tarık boğazı bulunmaktadır.
 

Arap tarihçileri ve coğrafyacılar, Fas'ı El-Mağrip el Aqşá (En Uzak Batı) olarak anmışlardır. Aynı şekilde Cezayir için El-Mağrib al Evsat (Orta Batı) ve Tunus için de El-Mağrip al Adna (Yakın Batı) denmiştir. Türkler başkent Fas'tan dolayı bu ülkeye Fas demişlerdir. İklimi Akdeniz sahillerindeki şehirlerle örtüşmektedir.
 

Fransızların ve İspanyolların sömürgesi altında iki farklı dönem yaşayan Fas, 1956 yılında bağımsızlığına kavuşmuştur. Fas’ta halkın Müslüman olmasından dolayı halkın teveccühü ile Müslüman bir yönetim beklenirken Fransız liberalizmine uygun bir yönetim oluşturulmuştur. İslam ülkeleri içerisinde başındaki yöneticilere emirul müminin ismini veren tek ülkedir Fas. Ancak bu kuru iddiadan başka bir şey değildir. Derinlerde Avrupa’nın hukuku, Fransızların ortaya çıkardığı kanunlar vardır.’’
 

Dr. Ömer Emkasu’nun giriş niteliğindeki bu sunumunun ardından söz alan Abdussamed Rida, konuşmasında Adalet ve İhsan Cemaati’nin kurucusu Abdusselam Yasin’in hayatını anlatarak cemaatin eğitim, terbiye, davet metodu, siyasete bakışı konusunda bilgiler verdi.
 

Abdusselam Yasin kimdir?
 

Fas Adalet ve İhsan Cemaati lideri Abdüsselam Yâsin 1928’de Fas/Merakeş’te doğdu. Erken yaşta Kur’ân-ı Kerim’i ezberledi. Arap dili ve din ilimlerini öğrendi. Önemli idari görevlerde bulundu. Eğitim Bakanlığı’na bağlı yetiştirme kurumlarında yöneticilik yaptı. Uluslararsı pedogoji ve eğitim kongrelerinde Fas’ı temsil etti. Yabancı dil öğrenimi ve farklı fikir ve felsefe akımları ve ideolojiler hakkında geniş malumat edinmeye ilgi duydu. Fas’taki Kadiri şeyhlerinden Haj Abbas el Bucişi’nin sohbetinde ve manevi terbiyesinde bulundu. 1981’de eğitim, öğretim, yönetim ve mücadelede Nebevî yöntemi esas almaya çalışan Adalet ve İhsan Cemaatini Kurdu. Adalet ve İhsan Okulu adıyla tebliğ faaliyetleri Fas dışında da bir çok bölgeye kadar yayıldı. Fas’ın önceki ve bugünkü krallarına irşad ve nasihat amacıyla ‘‘Ya İslam ya Tufan’’ ve ‘‘İlgili Makama Müzekkire’’ adıyla iki mektup yazdı. Nasihat sözünün semeresini hapis, sansür ve baskı olarak geri aldı.
 

Abdüsselam Yasin bütüncül bir yenilikçi proje sahibidir. Projesi ihsan esaslı terbiyeye dayanır. İslam düşüncesinde yeniliği savunur. Ümmetin iman, ilim ve cihad potansiyelinin yeniden teşekkülünü ve Nebevi yöntem çizgisinde İkinci Hilafetin ufuklarına çıkmayı amaçlar. Bu projesini birkaç kitap, risale ve makale çalışmasında ayrıntılı olarak işlemiştir.
Abdusselam Yasin’in metodunun temelinde eğitim ve terbiye yer alır. Davetin özü ve temeli terbiye ve eğitimdir.
 

Adalet ve İhsan Cemaati ismini Nahl suresinden etkilenerek almıştır. Nahl suresi 90 ayeti kerimesinde Allah subhanehu ve teala şöyle buyurmaktadır: ‘‘Şüphesiz Allah, adaleti, ihsanı, yakınlara vermeyi emreder; çirkin utanmazlıklardan (fahşadan), Kötülüklerdden ve zorbalıklardan sakındırır. Size öğüt vermektedir, umulur ki öğüt alıp düşünürsünüz.’’
Ayrıca Hz. Ömerin rivayet ettiği, Cibril hadisi olarak bilinen hadiste de iman nedir, İslam nedir ve en sonunda ihsan nedir diye soruldu. İşte Allah’a yakin bir şekilde bağlanmak ihsan derecesidir. Abduselam Yasin tasavvuf erbabının burada durduğunu ve buradan öteye geçemedikleri kanaatindeydi. O. ihsanla birlikte adaletin en önemli husus olduğunu söyledi. İslam ümmeti ancak adaletle ve adalete yüklediği mana ile İslam’ın hâkimiyetini sağlayabilirdi. Yine ancak bununla Müslümanlar eski izzet sahibi kimliklerine geri dönebilirdi.
 

Abdusselam Yasin siyasete Fas Kralı II. Hasan’a yazdığı ‘‘İslam ve Tufan’’ eseri ile başladı. Hz. Peygamber (as), ‘‘Peygamberlik Allah’ın dilediği zamana kadar aranızda kalacak, sonra Allah dilediğinde onu kaldıracak. Allah’ın dilediği zamana kadar aranızda peygamberlik metodu bir Raşid Hilafet olacak. Sonra Allah dilediğinde onu kaldıracak. Daha sonra Allah’ın dilediği zamana kadar aranızda ısırıcı krallık (liderlik) dönemi olacak. Sonra Allah dilediğinde onu da kaldıracak. Daha sonra Allah’ın dilediği zamana kadar aranızda, zorba diktatörlük olacak. Sonra Allah dilediğinde onu da kaldıracak. Daha sonra aranızda Peygamberlik metodu üzerinde, (yeniden) Raşid hilafet olacak’’ dedi. Abdusselam Yasin bu hadisten yola çıkarak İslam ümmetine bir ufuk çizmiştir.
 

Bizler adalet ve ihsan cemaati olarak Fas’ta siyasetin aldatmadan başka bir şey olmadığına, sahte bir pozisyonda olduğuna inanıyoruz. Var olan hükümetin hiçbir etkinliğinin olmadığını, asıl yönetimin saray olduğunu, kralın yönetiminin başında olduğunu söylüyoruz. Buna alternatif olarak toplumda güçlü bir baskı unsuru oluşturabilecek bir cemaat çalışmasının daha faydalı olduğuna inanıyoruz. Siyasi çalışmanın haram olduğu düşüncesinde kesinlikle değiliz.
 

Cemaatimizin isminde var olan adalet kelimesi kesinlikle İslam’ın ve Müslümanların hüküm koyması gerektiği manasına geldiğini özellikle belirtmek istiyorum. Arap baharı neticesinde bölgede değişiklik oldu, Allah bütün Müslümanlara yardım eylesin.’’
 

Konferansın ardından Fas çayının ve tatlısının ikram edilmesi ile program nihayete erdi.

 

tefsir dersi 2020

whatsapp takip edin

Yazanlarımız