Kir, kirlenmek, kirletmek kavramları ilk bakışta çok açık ve sarih bir kelime veya kavram. Buna biraz daha yakından ve farklı bir yerden bakma gereğine kaniyim. Kir; vücudun veya nesnelerin üzerinde oluşan pislik. Utanılacak hal. Pis- pislik ise;...
Ülke Kavramı
İslam hâkimiyetinin efradını cami ağyarını mani bir şekilde uygulandığı zamanlarda veya ana hatlarıyla İslam’ın hüküm ferma olduğu dönemlerde “Daru’l-İslam ve Daru’l-harp” gerçeği ve hakikati mevcuttu ve pratik hayatta karşılığı vardı. Çünkü içeride İslam ahkâmı uygulanıyor ve dış dünyada İslam toprakları korunuyordu. Bu kavram ve etrafında oluşan zihinsel yapı ve ona bina edilen düşünce elan ferdi ve toplumsal hayatımızda bir karşılığı yok. Bu olmadığı gibi ulus- devlet işleyişinde ulus-devleti tehdit eden ve ulusal çıkarlara aykırı olarak görülen bir yere oturtulmuş durumda.
Ulus-devletlerin çoğunda iç işlerinde İslam ahkâmı uygulanmıyor, İran, Suudi Arabistan, kısmen Pakistan benzeri ülkeler de kısmî ve mezhebi bir uygulama yapılıyor. Beynelmilel camiada ise İslam siyasetinin adından bahsedilemez. Kendilerine İslam devleti diyen ve bunun şampiyonluğunu yapan ülkelerin dış siyasetleri tamamen millidir. Mezhebi görüntü sadece kamuflajdır ve kendi halkını tatmin etmek ve motive etmek için kullanılıyor.
Dar kavramı, İslamcıları fazlasıyla ilgilendirmiş ve bu konuda üzerinde çokça durulmuştur. Ülke kavramının ne anlama geldiği İslami literatürdeki yerinin ne olduğu, mezhepler arası farklılıkları vb. hususlarda Ahmet Özel’in “İslam Hukukunda Ülke Kavramı Darulislam Darulharb” kitabına müracaat edilebilir.
Bu konu, İslamcılarla milliyetçi ve muhafazakârları karşı karşıya getirmiştir. İslamcılar, milliyetçileri ümmetten kopmak ve yerele çakılmakla suçluyorlar, milliyetçi ve muhafazakârlar da İslamcıları ülke gerçekliğinden kaçarak evrensellikle itham ediyorlar, bir nevi sola özenmekle, enternasyonal ile eş görüyorlar.
Aslına bakılırsa Daru’l- İslam’ın olmadığı bir dünyada Daru’l-harpten de söz etmek, karşılığı olmayan bir fantezi olarak algılanır. Mevcut ulus-devletlerin işleyişi ve anlayışı böyledir. Bu anlayış ve işleyişe kendilerini İslam Devleti diyen Suudi Arabistan, İran, Pakistan vb. ülkeler de dâhildir. Çünkü onlar da aslında birer ulus-devlettirler, milli menfaatleri daima ön plandadır.
Ulus-devletin hâkim olduğu dünyada, devlet ve devletin bir unsuru olan vatan/ülke anlayışı, millilik, milliyetçilik vb. konular İslamcılar açısından yığınla problem getirmiştir. Müslümanların bağlı bulundukları ve inanmakla yükümlü oldukları naslar; İslam birliğini ve ümmet ortaklığını emrediyor, vakıa buna müsaade etmiyor. İşte bu noktada bir kısım İslamcılar vakıayı görmeyerek kitabi bazı hususlarda da fıkhi ve kendi dönemlerine has olan “Dar” anlayışını mutlak inanç esası olarak görüyor ve bütün hareketlerini buna bina etmeye bağlıyorlar.
Oysa hayat devam ediyor, insanların problemleri, sıkıntıları, içinde yaşadıkları toplumla ilişkileri her gün yeni bir şekle bürünüyor, dünyadaki gelişmeler, yeni yeni meseleler üretiyor. İslam dini de diri ve canlı bir dindir, her olay ve oluşuma karşı tavır takınmamızı gerektiriyor.
İnsanlara; İslam devleti kuruncaya kadar içinde yaşadığımız toprakları “darulislam” edinceye kadar durun bekleyin diyemeyiz. Müslümanlar yaşadıkları çağda ve üzerinde yaşadıkları topraklarda çare istiyorlar, daha doğrusu Müslüman kalarak hayatlarını sürdürmek istiyorlar. İşte İslamcılar da buna çare aramaya koyuluyorlar, bu konuda devlet, devletin unsurları, işleyiş biçimi, idare biçimleri vb. konularda yeniden düşünmek zorundadırlar. Yeniden düşünmeyi sapma ve kayma sayan bazı İslamcılar ile düşünmeyi gerekli gören İslamcılar farklılaşıyor. Eski kalıpları aktararak bugün bize sunanlar, çare de ürettiklerini sanıyorlar. Geçmişten örnek vererek bugün ne yapabiliriz diye biri bir teklif sunmaya kalkıştığında hemen yaftalıyorlar. Yafta da hazır; “Sapıyorsunuz, insanları iğfal ediyorsunuz, nebevi yöntemi terk ediyorsunuz… ” eklektik bir tarzda Hz. Peygamberin hayatından örnekler sunarak kendilerini haklı çıkarmaya kalkışıyorlar. Siyeri ve hadis kitaplarını didik didik edip bugünkü ahvale hangisi daha uygun gibi araştırmaları da dinden inhiraf sayıyorlar. Bütün bu problemler İslamcıların önünde duruyor ve ülke kavramıyla yakın ilişki içindedir.
…