MEVCUT EĞİTİM SİSTEMİYLE YETİNMEK

Okulların açılmasına sayılı günlerin kaldığı bir zaman diliminde eğitim üzerine bir şeyler dillendirmek en doğal şey olsa gerek. Yalnız, ülkemizdeki eğitim sisteminin kangren haline gelmiş sorunları karşısında ülkenin saat başı değişen gündemi baskın ve galip geliyor.

Hiç kimse körpecik nesillerin nasıl daha iyi bir eğitim sistemi altında yetiştirilmesine dair kafa konforunu bozmuyor.

Varsa yoksa suni gündemler ve sadra şifa olmayan pansuman tedbirler.

Eğitim ciddi bir iştir. Bizler ilk emri “Oku!” olan bir dinin ve “Ben muallim olarak gönderildim” diyen aziz bir peygamberin ümmetiyiz. Ulus devletlerin vahyin aydınlatıcı öğretilerinden azade ve besmelesiz eğitim anlayışlarında değerler eritimine tabi tutulan bir neslin hali pür melali ise ortada.

Biz Müslümanlar şu anda içinde bulunduğumuz eğitim anlayışlarını esaslı bir eleştiriye tabi tutmadan ve İslami anlamda alternatifler oluşturmadığımız zaman kaybolup giden nesillerimize daha çok yanar ve ağlarız.

Şu anki haliyle ne kadar revize edilmeye, düzeltilmeye çalışılırsa çalışılsın mevcut eğitim sisteminde yetişecek bir bireyin İslami hassasiyetlere sahip olması çok zor bir ihtimal. Yalnız kesin olan bir şey var ki o da bu eğitim sistemi zihni puthaneye dönüşme riski taşıyan, laik akideli, dünyevi çıkarlar ve hazlar peşinde koşan, bencil karakterli, kapitalist ruhlu ve sadece bu dünyaya yatırım yapan seküler bir nesil yetiştirmektedir.

Sadra şifa olmayan mevcut ve besmelesiz eğitim sistemleri fıtrata aykırı eritim sistemleridir aslında. Ulus devletlerde tek tip birey yetiştirmeye matuf militarist eğitim anlayışları nesillerimizin fıtratlarının tahrip olmasına, geleceklerinin ve en acısı ahiretlerinin heder olmasına neden olmaktadır. Allah’ın varlığını inkâra yönelik safsata teorilerin zihinleri ve inançları kirlettiği bir zamandan geçen neslimiz, gayri ahlaki bir eğitim anlayışının kurbanı oldu yıllarca bu topraklarda.

Bu nedenle Türkiye’deki İslami camiaların mevcut eğitim sistemiyle yetinen bir anlayıştan süratle sıyrılması ve İslami eğitim anlayışını çağa taşıyacak arayışlar ve gayretler içinde olmaları çok önemlidir.

Eğitim sistemlerinde müspet müfredat kadar inançlı ve gayretli öğretici kadrosunun olması da çok önemlidir. Şu anki bireysel çabalar belki lokal anlamda hayırlı nesiller yetiştirilmesine vesile olabilir. Ama biz genel tabloya bakarak bir değerlendirme yapmalıyız. Genel tablonun iç acıcı olduğunu söylemek hiçte mümkün değil.

Müslüman ebeveynler olarak sistem tarafından önümüze imam hatip gibi alternatiflerin sunulması hayırlı bir gelişme ve proje olarak addedilse bile bu projenin liyakat sahibi olmayan eğitici kadroların elinde akamete uğraması muhtemeldir.

Demem o ki, vahyi referanslardan beslenmeyen, İslam’ın evrensel eğitim anlayışından değil de batılı değerlerin(!) eğitim felsefelerinden beslenen bir anlayış nakıs ve güdük bir anlayıştır.

Her eğitim yılı başında kadrolaşma ve adam kayırma, öğretmen yetiştirme, tayin ve istihdam sorunu, eğitime ayrılan bütçenin azlığı ve öğretmen maaşlarındaki yetersizlikler, sınav sistemindeki çarpıklıklar, ezberci eğitim anlayışının devam etmesi, okullardaki fiziki yetersizlikler, eğitimde fırsat eşitsizliği, kalabalık sınıflar, taşımalı eğitim, mesleki eğitime önem verilmemesi vb. onlarca sorun asıl ve can alıcı meseleyi görmemizi engelliyor maalesef.

Asıl mesele nesillerimizin hangi ilke ve değerler üzerine yetişeceği meselesidir. Günün büyük bir kısmını okullarda geçiren çocukların zihinlerini hayırlı bir şekilde inşa edecek bir müfredata şiddetle ihtiyaç vardır. Halkımızın ekserisi bu taleplere müspet yönde bakmaktadır. Çünkü halkımızın mayasında İslam vardır. Yaz tatillerinde milyonlarca çocuğun Kur’an kurslarına gönderilmesi ve bununla birlikte yeni açılan ve dönüştürülen imam hatip okullarına olan fevkalade ilgi bunun en büyük delilidir.

Artık tüm İslami cemaat ve cemiyetler sadece kaynak olarak İslami anlamda eserler yayınlamakla yetinmemeli gelecekte olmasını temenni ettiğimiz İslami eğitim kurumlarının müfredatı hakkında oturup kafa yormalı, bu konuda eğitici kadrolarından yararlanarak tüm eğitim kademeleri (ilk, orta, lise) ve tüm branşlar (sınıf öğretmenliği, edebiyat, imam hatip, meslek vs) için ayrı ayrı müfredat oluşturma yoluna gitmeli ve bunun için beyin fırtınası içinde özgün çalışmalar ortaya koymalıdır.

İslami camialar olarak bu potansiyeli içinde barındıran Müslümanların eğitim konusunda ehemmiyetle durmaları elzemdir. Ulus devletin eğitim paradigmalarına yamanan, milliyetçilik sosu giydirilmiş, öğrencilerine İslami bir bilinç (mesela ümmet şuuru) verememiş hareketlerin ülkemizde köhnemiş eğitim sistemine “hizmet” ten başka bir şeye hizmet etmeyeceği aşikârdır.

Eğitim meselesi bugünden yarına hal olacak bir mesele değildir elbet. İslami cemaatlerin bu konuda uzun soluklu projeler üretmesi gerekir. Mesela İslami cemaat ve camialar eğitmen kadrolarını yılın belirli bir zaman diliminde bir araya getirmek suretiyle eğitim anlayışımızın oluşturulmasına yönelik çalıştaylar düzenleyebilirler. Kesinlikle mevcut eğitim sistemiyle yetinen bir anlayış içinde olunmamalı ve bu konuda ebeveyn olsun öğretmen olsun kendimizi eğitim konusunda çok iyi yetiştirmeliyiz.

Hülasa her konuda olduğu gibi bu konuda da gayret bizden başarı Allah’tandır.

NOT: Bu yazı Genç Birikim dergisinin Eylül 2013 sayısında yayımlanmıştır.

İDRİS KERİMOĞLU

tefsir dersi 2020

Yazanlarımız