Fıtrat üzere yaşayanlara, insanlığını muhafaza edenlere ve tüm Müslümanlara çağrımdır! - Adaleti koruyunuz. Adalete zulüm bulaştırmayınız. Adil insanların adaletine sahip çıkınız. - Zalimlere meyletmeyiniz. Zulme karşı çıkınız, zalimler içinden...
Giriş
Siyaset düşüncesini birbirinden farklı açılarla ele alan İslâm siyaset düşüncesi felsefe, kelam ve tasavvuf gibi köklü düşünce geleneklerinin yanı sıra “siyasetname” adı verilen yazı türüyle de karşımıza çıkmaktadır.
Devlet yönetimini geçmiş milletlerin tecrübelerinin birikimi olarak görerek bu tecrübe ve nasihatleri devlet ricaline sunma üzerinden gelişmiş olan siyasetname yazım geleneği Emevi-Abbasi yönetimlerinde ilk örneklerini vermeye başlamış, İslâm medeniyetinin taşıyıcı ve müdafisi olan Devlet-i Âl-i Osman'ın dağıldığı tarihe kadar da devam etmiştir. Bu yazıda belli başlı siyasetnameler üzerinden siyasetnamelerin ilk bakışta göze çarpan belirgin özelliklerine, siyasetnamelerde sıklıkla yer alan kavramlara ve tavsiye olunan sultanın özelliklerine değinilecektir.
1. Siyasetnamelerin Genel Özellikleri
Arapça “siyaset” ve Farsça “nâme” kelimesinden meydana gelen “siyasetname”1 devlet adamlarına siyaset sanatı hakkında bilgi vermek, devlet yönetiminde dikkat edilmesi gereken hususlara dair tavsiyelerde bulunmak amacıyla kaleme alınan kitapların oluşturduğu yazın türünün adı olarak kullanılmaktadır. İlk ve Orta Çağlarda devlet yönetiminin bir hükümdara bağlı olduğu, ayrıca hükümdar ile halk arasındaki mesafenin oldukça açık olabildiği toplumsal yapıda, halkın beklediği adalet bu tür eserlerle hükümdara anlatılmıştır.2 İslâm dünyasında da hicretin ilk asırlarından itibaren yöneticiler ve hükümdarlar için dikkat etmeleri gereken kurallara ilişkin öğütleri ihtiva eden siyasetnameler yazılmaya başlanmıştır.3
Gayeleri devleti idare edenlere, idare sanatı üzerinde öğütler vermek ve tavsiyelerde bulunmak olan siyasetnameler, hükümdar için kaleme alınabildiği gibi vezirler için de kaleme alınabilmiştir. Sultanlar için hazırlanan siyasetnameler; saltanatın esasları ve şartları, zamanın anlayış ve inanışına göre en iyi devlet örgütünün ne olabileceği, bu örgüte ulaşmak için hangi yolun verimli olacağı, sultanın halk ile olan ilişkisi, halkın sultana karşı görevleri, sultanın dinî ve ahlâki görevleri, saltanatın devamı için gerekli olan ilkeleri konu almaktadır. Vezirler için kaleme alınan siyasetnamelerse vezirliğin gereği ve şartları, görev ve yetkileri, sultana karşı sorumlulukları, halka karşı tutumları, görevlerini iyi yapan vezirlerden örnekler, vezirlerin kendilerinden sonra bu makama gelecek kişilere sundukları öğüt ve önerileri ihtiva etmektedir.4
Siyasetnamelerde devlet yönetimi ile ilgili mezkûr konuların işlenişinde teorik yaklaşımdan çok pratik hayata yönelik hususlara ağırlık verildiği görülür. Ayetler, hadisler, hikmetli sözler, meşhur hükümdarların, ayrıca halife ve sultanların söz ve davranışlarından örnekler sunularak yöneticilere tavsiyelerde bulunulur. Bu yönüyle Kur’ân-ı Kerîm ve hadisler, Hulefâ-yi Râşidin dönemi uygulamaları ve mektupları siyasetnamelerin başlıca kaynaklarını teşkil eder. Siyasetnamelerin diğer bir kaynağını ise Yunan, Hint, İran ve Çin kültürüne ait kitaplar ve nasihatnameler oluşturmaktadır. Eflâtun ve Aristoteles'in fikirleri İslâm filozoflarına kaynaklık etmekle birlikte, Enûşirvân ve Büyük İskender'den örnekler de siyasetnamelerde dikkat çekmektedir.5
Oldukça köklü medeniyetlerin birikimlerinin bulunduğu bir coğrafyada tarih sahnesine giren ve serpilen Osmanlı İmparatorluğu da başta İslâm Medeniyetinin kendisine has birikimi olmak üzere, bu medeniyetin kendi bünyesine kattığı Bizans, İran ve Hint siyaset pratik ve geleneklerinden yoğun biçimde istifade etmiştir.6 Osmanlı müellifleri kimi zaman padişahın talebi üzerine kimi zaman da devlete olan borçluluk hissi, uhrevî sorumluluktan kurtulma, sonrakilere örnek olma isteği gibi kişisel sebeplerle siyasetname kaleme almaya yönelmişlerdir. Âlim, devlet adamı ve bürokratlar tarafından kaleme alınan siyasetnameler, yönetimdeki ve kurumlardaki eksiklikleri tespit ederek önlem alma amacına matuf hazırlanmaları dolayısıyla özellikle eksiklikleri ön plana çıkartan ve yer yer de abartılı bir üsluba sahip eserler olarak görülebilmektedirler.7
2. Siyasetnamelerde Yer Alan Belli Başlı Kavramlar
Siyasetnamelerde öne çıkan kavramların ilki “nizam-ı âlem” kavramıdır. Âlemdeki düzeni ifade eden bu kavram genel olarak devlet yönetimi vasıtasıyla ulaşılmak istenen amaç olarak kabul edilmekle birlikte, birbirinden farklı biçimlerde tanımlanmaktadır.8 Bu tanımlar; siyasî düzen, insanın ferdî-toplumsal hayatının bütünü, devletin birliği, insanlar tarafından oluşturulan ve yine insanlar tarafından muhafaza edilen düzen anlamları etrafında şekillenmektedir.9 Osmanlı siyasî düşüncesinde temel bir kavram olan nizam-ı âlem kavramı, âlemin ezelî ve ebedi bir düzeni olduğunu varsaymış, XVI. yüzyıldan sonra baş gösteren bozulmaları gidererek tekrar bu nizama dönmeyi esas kabul etmiştir.10
Nizam-ı âlemin tesisinde gerekli olan önemli bir kavram “adalet” kavramıdır. Siyasetname literatüründe “adalet dairesi” kavramı (daire-i adliye), nizam-ı âlemin kendisi ile sağlanabileceği kilit bir kavramı ifade eder. Orta Çağ öncesinde belli unsurları ihtiva edecek şekilde Sümer yazıtları ile Sasaniler öncesi İran ve Hint kaynaklarında izlerine rastlanabilecek olan “adalet dairesi” formülasyonu şu şekilde ifade edilmektedir:
Âlem bir bahçedir, onun çiti devlettir. Devlet sultandır (otorite, güç) onu ayakta tutan sünnettir. Sünnet idaredir, ona hizmet eden meliktir. Melik güçtür, ona destek olan askerlerdir. Askerler yardımcıdır, onların geçimini sağlayan maldır (para, devlet geliri). Mal geçim sebebidir, onu toplayan raiyyedir (vergiye tâbi olan halk kesimi). Raiyye hürdür, onları itaat ettiren adalettir. Adalet kaynaştırıcıdır (birleştirici), âlemin ayakta kalması adalete bağlıdır.11
Adalet dairesi, toplumu oluşturduğu düşünülen dört sınıf insanın birbiriyle denge içinde yaşayabilmesi için de gereklidir. Bu denge bozulduğu zaman nizam-ı âlem de bozulmuş olur. Bu dört sınıf insan asker, ulema, tüccar ve çitçilerdir. Bu durum siyasetnamelerde “erkân-ı erbaa” kavramı ile ifade edilir. Şayet toplumu oluşturan bu sınıflarda bir bozulma başlamışsa, nizam-ı âlemin tesisi, adalet ve dengenin yeniden kurulabilmesi siyasetname yazarlarına göre “kânûn-i kadîm”e dönmekle mümkün olur. Bu bağlamda “kânûn-i kadîm” kadim siyasetnamelerde sıklıkla ifade edilen bir kavramdır. Bu kavramla öteden beri uygulanagelen örfî kanunların kastedildiği ifade edilmektedir.12
3. Siyasetnamelerde Sultanın Özellikleri
Siyasetnamelerde devlet başkanı olan sultanın çeşitli özellikleri bulunması gerektiği üzerinde önemle durulan hususlardandır. Bu çerçevede siyasetnameler yöneticilerde ve özellikle sultanda bulunması gereken mizaç özelliklerine, ilmî özelliklere ve siyasî özelliklere dikkat çekerler.
Sultanın mizaç özellikleri içerisinde sabırlı olmak başı çekmektedir. Bir yöneticinin nefsi başta olmak üzere kendi tebaasına, yönetimin getirdiği zorluklara ve dış düşmanlara karşı sabırlı olması gerekliliği sıklıkla vurgulanmaktadır.13 Siyasetnameler yöneticinin cömert olması, gariplere sahip çıkması, merhametli olması ve düşmanlarına karşı daima manevi açıdan hazırlıklı olması gibi özellikleri de kaydederler.14
Siyasetnameler bir sultanın doğuştan getirdiği mizaç özelliklerinin yanı sıra ilmî olarak taşıması gereken vasıflara da dikkat çekerler. Âlimlerle sohbeti alışkanlık hâline getirmiş olması, özellikle akait ilmini iyi bilmesi, yaşanmış örnekleri hatırında tutması açısından tarih ilmini bilmesi ve sorumluluğu altındaki insanları tanıyabilmesi için firaset ilmini bilmesi üzerinde ehemmiyetle durulan ilmî özelliklerdendir.15
Sultanın ya da genel olarak yöneticinin karakter olarak taşıması gereken vasıflar ve taşıdığı ilmî vasıfların yanında siyasetin genel ilkelerini de kendisinde özellik olarak bulundurması gerektiği açık olduğundan, siyasetnameler bu hususları da sultana arz etmektedirler. Yöneticinin sır saklamayı bilmesi, devlet usûl ve erkânını bilmesi, diplomatik kuralları ve askerle olan ilişkileri bilmesi, her işin kendisine özel şartları gözetmesi özellikle belirtilen siyaset ilkelerindendir.16
Sonuç
Yönetimin genel ilkelerini ve yönetimle ulaşılmak istenen neticeleri, İslâm dinin ana kaynakları başta olmak üzere geçmişte yaşanan örneklerle sultana sunmaya dönük kaleme alınan siyasetname yazım geleneğinin yazımızda dikkat çekilen hususiyetleri göz önünde bulundurulduğunda, belli bir döneme sıkışıp kalmadığı ve siyasetin evrensel yönlerini konu edindiği görülmektedir. Bu yönüyle siyasetnameler tarihte olduğu gibi günümüz için de yönetici konumundakilere rehber olabilecek nitelikleri haizdirler.
1 İlhan Ayverdi, Misalli Büyük Türkçe Sözlük, İstanbul, Kubbealtı Yayınları, 2011, C:III, s. 2851.
2 Agâh Sırrı Levend, “Siyâsetnâmeler”, TDAY Belleten, Ankara, 1962, s.167.
3 Hasan Hüseyin Adalıoğlu, “Siyâsetnâme”, DİA, C:XXXVII, 2009, s. 304.
4 Ahmet Uğur, Osmanlı Siyâsetnâmeleri, İstanbul, MEB Yayınları, 2001, s. 4.
5 Levend, “Siyâsetnâmeler”, s. 176; Uğur, Osmanlı Siyâsetnâmeleri, s. 71.
6 Mehmet Öz, “Klasik Dönem Osmanlı Siyasî Düşüncesi: Tarihi Temeller ve Ana İlkeler”, İslâmî Araştırmalar Dergisi, C:XII, S:1, 1999, s. 27.
7 Hüseyin Yılmaz, “Siyâsetnâme (Osmanlı Dönemi)”, DİA, C:XXXVII, 2009, s. 306-308. s. 307.
8 İlhan Kutlluer, “Nizam”, DİA, C:XXXIII, 2007, s. 175.
9 Tahsin Görgün, “Osmanlı'da Nizâm-ı Âlem Fikri ve Kaynakları Üzerine Bazı Notlar”, İslâmî Araştırmalar Dergisi, C:XIII, S:2, 2000, s. 181-184.
10 Öz, “Klasik Dönem Osmanlı Siyasî Düşüncesi”, s. 29-30.
11 Alâî b. Muhibbî, Netîcetü's-sülûk fî terceme-i nasîhati'l-mülûk, Süleymaniye Ktp., Pertevniyal 1011, vr. 181b.
12 Öz, “Klasik Dönem Osmanlı Siyasî Düşüncesi”, s. 31-32.
13 Taşköprîzade, Şerhu'l-Ahlâki'l-Adudiyye, Çev. Mustakim Arıcı, İstanbul, TYEKBY, 2014, s. 232-233; İbn Fîrûz, Gurretu'l-beyzâ, vr. 77b.
14 Gazzâlî, et-Tibrü'l-Mesbûk, fî Nasîhati'l-Mülûk, Haz. Ahmed Şemseddin, Beyrut, Daru'l Kütübi'l-İlmiyye, 1988, s. 93-103; Muhibbî, Düstûru'l-vüzerâ, Süleymaniye Ktp., Hekimoğlu 788/2, vr. 100b-101a; İbn Fîrûz, Gurretu'l-beyzâ, Süleymaniye Ktp., Hekimoğlu 553, vr. 91a-91b.
15 Taşköprîzâde, Şerhu'l-Ahlâki'l-Adudiyye, s. 250-251; Gazzâlî, et-Tibrü'l-Mesbûk, s. 93-103; Muhibbî, Düstûru'l-vüzerâ; Muhibbî, Netîcetü's-sülûk fî Terceme-i Nasîhati'l-mülûk, Süleymaniye Ktp. Pertevniyal 1011, vr. 12a-90b vr. 100b-101a; İbn Fîrûz, Gurretu'l-beyzâ, vr. 91a-91b.
16 Taşköprîzâde, Şerhu'l-Ahlâki'l-Adudiyye, s. 246-247; Gazzâlî, et-Tibrü'l-Mesbûk, s. 43; Muhibbî, Düstûru'l-vüzerâ, İbn Fîrûz, Gurretu'l-beyzâ, vr. 93a.
Kaynaklar
1. Agâh Sırrı Levend, “Siyâsetnâmeler”, TDAY Belleten, Ankara, 1962.
2. Ahmet Uğur, Osmanlı Siyâsetnâmeleri, İstanbul, MEB Yayınları, 2001.
3. Alâî b. Muhibbî, Netîcetü's-sülûk fî terceme-i nasîhati'l-mülûk, Süleymaniye Ktp.,Pertevniyal 1011.
4. ____________, Düstûru'l-vüzerâ, Süleymaniye Ktp., Hekimoğlu 788/2.
5. Gazzâlî, et-Tibrü'l-Mesbûk, fî Nasîhati'lMülûk, Haz. Ahmed Şemseddin, Beyrut, Daru'l-Kütübi'l-İlmiyye, 1988.
6. Hasan Hüseyin Adalıoğlu, “Siyâsetnâme”, DİA, C:XXXVII, 2009.
7. Hüseyin Yılmaz, “Siyâsetnâme (Osmanlı Dönemi)”, DİA, C:XXXVII, 2009.
8. İbn Fîrûz, Gurretu'l-beyzâ, Süleymaniye Ktp., Hekimoğlu 553.
9. İlhan Ayverdi, Misalli Büyük Türkçe Sözlük, İstanbul, Kubbealtı Yayınları, 2011.
10.İlhan Kutlluer, “Nizam”, DİA, C:XXXIII, 2007.
11.Mehmet Öz, “Klasik Dönem Osmanlı Siyasî Düşüncesi: Tarihi Temeller ve Ana İlkeler”, İslâmî Araştırmalar Dergisi, C:XII, S:1, 1999.
12.Tahsin Görgün, “Osmanlı'da Nizâm-ı Alem Fikri ve Kaynakları Üzerine Bazı Notlar”, İslâmî Araştırmalar Dergisi, C:XIII, S:2, 2000.
13.Taşköprîzade, Şerhu'l-Ahlâki'l-Adudiyye, Çev. Mustakim Arıcı, İstanbul, TYEKBY, 2014.