MEZUNLAR BULUŞMASI...

mezunlar buluşmasının hatırlattıkları

Simav’da gerçekleşen öğretmenler ve mezunlar buluşması, katılanlara çok kıymetli bir zaman dilimi yaşattı. Muhabbet dolu karşılaşma ve kucaklaşmaların her birimiz için inşirah kaynağı olduğunu dile getirmek hepimizin ortak hissiyatıdır, diye söylemek abartı olmaz.

Simalardaki tebessümler bu güzelliğin habercisi hiç şüphesiz. Rabbimiz, bizi muhabbetle, huzurla, rızasına muvafık olarak hayırlı vesilelerle bir araya toplasın. Hayatın her anında, Hakk’ın ve hakikatin izinde olmakta bize güç ve kuvvet ihsan eylesin.

Simav buluşmamız, her anıyla hayırla dolu olarak geçti, elhamdülillah. Emeği geçen hocalarımızdan Allah razı olsun. Seminerler, anmak ve hatırlamak bağlamında bize kıymetli katkılarda bulundu. Ümmeti, insanı, aileyi, toplumu kısacası bizi ilgilendiren bir mevzuyu, kıymetli bir cemaatle beraber münbit bir iklimde gündem etmek, insanın bakış açısını kuvvetlendirerek kalbin, ruhun ve gönlün genişlemesine vesile olur. Muhabbetle hikmetle aynı yöne bakan bir huzur atmosferi de inşa eder. Bu bereketli ortam bize çok boyutlu hayırlı katkılarda bulundu, hakikat yolculuğundaki yürüyüşümüzde daha sağlam adımlarla ilerlemek için niyetlerimizi yeniledik, elhamdülillah.

Açılış konuşmasında konuşmacının, en son söyleyeceğim sözü başta söyleyerek başlayacağım diyerek ifade ettiği; “örgütlü kötülük” ile mücadelede takınacağımız tavır hususunda bir kez daha tefekkür etmemize vesile oldu. Peygamberler şerre karşı koyup, hayrı yaymak için mücadele sürdürmüşler. Filozoflar ve mütefekkirler “şer/kötülük” mefhumu üzerine düşünmüşler. Küresel emperyalizmin hegemonyasındaki şer, küresel bir güç olarak insanlığın baş belası konumundadır. Başta Gazze olmak üzere mazlumların dünyasını ateşe verdi. Her yan kan ve göz yaşıyla doldu. Küresel şer odaklarına, terör örgütü israil ve tüm destekçilerine, örgütlü kötülüğe karşı izzetli bir dik duruş yaşamın mihverini oluşturmalı fikri zihinlerimize ve gönüllerimize bir kez daha iz bıraktı.

Hocalarımızın, çeşitli konularda verdikleri seminerlerde bir ilim ve fikir mütalaası, bir rahmet ve muhabbet dokunuşu oldu. Ufkumuzu açtı, Rabbimizle misakımızı hatırlattı. Zihinleri ve gönülleri tazeledi.

Etkili İletişim, Gençliğin İslâm Anlayışı, Aksa Tufanı, Sünnete Uygun Beslenme ve Boykot, Ergenleri Tanıyalım başlıklarıyla yapılan sunumlar ufuk açıcıydı. Dile getirilen konuların ortak noktası insanca yaşamanın ve Müslümanca var olmanın ehemmiyetine dikkat çekmesiydi. Konuşmalarda her birimizi toplum olarak derinden etkileyen önemli problemler masaya yatırıldı. Gözlerimizi ve kulaklarımızı kapayıp, yok sayarak bu tehlikelerden emin olmak mümkün değil. Meselenin farkında olarak, doğru bakış geliştirerek, derinlikli ciddi çalışmalar yapmamız elzemdir. Aile içi fertlerin karşılıklı muamelesinden başlayarak bu çalışmanın temellendirilmesi gerekir. Günübirlik adeta moda olmuş söylem ve çözüm kalıplarına kapılmadan, insanı tanıyıp medeniyetimizin temel ilkelerini güncelleyerek, örf ve adetimizi ıskalamadan çözümler bulmanın çabası içinde olmamız bizi selamet sahillerine ulaştırır, biiznillah.

Gençler, bugünün ve yarının nadide değerleridir. Varoluş niyetimizin taşıyıcı gücü gençlerimizdir. Gencin zihin ve gönül dünyasını temel değerlerimize sadık kalarak tezyin etmek gerekir. Bu tek taraflı bir inşa değil. Yetişkin ve gencin interaktif iletişimiyle samimiyet ve muhabbet üzerine tesis edilmelidir. Zihnin gerekliliği bilgidir. Kalbin gerekliliği duygudur. Bilgi ve duygu dengesi insaniyetin teşekkülünde hassas bir noktadır. Bilgi zihin dünyasının hakimidir, salt bilgi harekete geçirmez. Bilgiyi duyguyla destekleyerek harekete geçirebiliriz. Merhamet, muhabbet gönül dünyasının hakimidir. İnsan bilmediğini, tanımadığını sevemez. İmanın karargâhı kalptir. Kalplerine giremediğimiz, gönüllerinden tutamadığımız gençler ile aynı mekânı kullanmanın bir anlamı kalmıyor, maalesef. Kuran-ı Kerim’de gençlerden bahseden ayetlerde bu psikoloji çok güzel bir biçimde belirtiliyor. “… Hakikaten onlar rablerine inanmış gençlerdi. Biz de onların doğru yolda yürüyüşlerine katkıda bulunduk (hidayetlerini artırdık). Kalplerini gerçeğe bağladık. İşte o zaman kalktılar ve söylediler…” (Kehf Suresi/13- 14) Ayetteki aşamalara baktığımızda önce iman ettiler ki güven kökünden gelir. İkinci olarak hidayet, yolu takip bilgisi. Üçüncü olarak bu bilginin kalple yani duyguyla irtibatlandırılarak desteklenmesi. İşte o zaman kalkıp hakkı haykırıyor, bu gençler. Güven, bilgi, duygu zinciri bozulmadan bir süreç içinde gençler ile kuvvetli bir irtibat kurabileceğimizin altı çiziliyor. Kur’an ve Sünnet’i eksen alarak yaşam rotamızı belirlediğimizde, yolumuz açık, adımlarımız doğru olacak, biiznillah. Nihai hedef iyi insan, iyi kul olmaktır. Doğru ağacın gölgesi de doğru olur.

Büyüğümüzle küçüğümüzle, gencimizle ihtiyarımızla hayatın tek düze olmadığını, inişlerinin ve çıkışlarının olduğunu unutmamak bizi hayatta dinç tutacaktır. Cemâl ve celâl içiçe. Gülü dikensiz sevmek mümkün mü? Yaşam her boyutuyla, dikenler arasında gül yetiştirme sanatıdır. Cemâl içre celâle rıza gösterip, saadeti dareyn talebiyle, istikamet üzere teslimiyet gösterebilmek. İşte bütün mesele bu.

Hayriye BİCAN
11/08/2024
GÖKÇETEPE- KEŞAN

tefsir dersi 2020

Yazanlarımız