• KİRLENMEK - KİRLETMEK

      Kir, kirlenmek, kirletmek kavramları ilk bakışta çok açık ve sarih bir kelime veya kavram. Buna biraz daha yakından ve farklı bir yerden bakma gereğine kaniyim. Kir; vücudun veya nesnelerin üzerinde oluşan pislik. Utanılacak hal. Pis- pislik ise;...

DUYURULAR

KİRLENMEK - KİRLETMEK

kirlenmek kirletmek kazım sağlam

Kir, kirlenmek, kirletmek kavramları ilk bakışta çok açık ve sarih bir kelime veya kavram. Buna biraz daha yakından ve farklı bir yerden bakma gereğine kaniyim.

Kir; vücudun veya nesnelerin üzerinde oluşan pislik. Utanılacak hal. Pis- pislik ise; üzerinde leke, toz veya kir bulunan. Temizlik şartlarını taşımayan. Kötülenmek istenen, beğenilmeyen, kötü konuşan...

Kirlenmek kendimizle ilgili bir nahoş hal, bir durum. İşte çalışırız, üst-başımız kirlenir. Koşarız terleriz, kirleniriz, ter kokusu da kirlenmenin bir çeşidi.

Kendimiz bir kabahat işleriz, günaha batarak kirleniriz.

Zulüm yaparak kirleniriz, adaleti zedeleyerek kirleniriz.

Ticaret yaparken farkına varmadan veya farkında olarak kirleniriz.

Hilaf-ı hakikat söyleyerek kirleniriz.

Başkasının gıybetini yaparak kirleniriz.

Bunları çoğaltmak mümkün. Herkes kendi hayatına bakarak, bir muhasebe ederse kendi kirlerini görebilir.

Kimi zaman da vazifelerimizi ifa etmemekle de kirleniriz. Mesela hiç çalışmayan terlemez, belki de az terler farkına varmadan geç yıkanır ve kir kokusunu çevreye yayabilir.

Namaz kılmayarak kirleniriz.

Oruç tutmayarak kirleniriz.

Zekât vermeyerek malımızı kirletiriz.

Emr-i bilmaruf nehy-i enilmünker işlemeyerek kirleniriz.

Çocuklarımızla yeteri kadar ilgilenmeyerek kirleniriz...

Bütün bu kirlenmelerimizin telafisi vardır. Bedeni olarak kirlenirsek yıkanır, paklanırız ve bir nevi yeniden dinçleşiriz.

Her sabah koşarak terleyen ve duş alan biri ile hiç hareket etmeyen ve az yıkanandan acaba hangisi daha temizdir, paktır.

Hiçbir sosyal aktivitede bulunmayıp pir ü pak kalanla sosyal alanda çalışıp biraz yıpranan yani biraz kirlenen ve sonra farkına varıp yanlışlarını düzelten bu iki insandan hangisi daha temiz?

Ticarete bulaşmayıp aza kanaat eden ve şuna buna muhtaç olanla, çalışıp kazanan ve bu arada biraz kirlenen ve fakat sonra zekatını ödeyerek, infakta bulunarak kendini ve malını temizlemeye çalışan bu iki insandan acaba hangisi daha temiz sayılır.

Çevre kirliliği,

Görüntü kirliliği,

Ses kirliliği...

...

Zihin kirliliği; zihnimizi gereksiz ve zararlı şeylerle meşgul ederek kirletiriz. İyi ve güzel şeylerle zihni meşgul etmemek, zihin kirliliğine davetiye çıkarır. Siz beden olarak dursanız da zihniniz çalışır, onu durduramazsınız. Öyle ise iyi şeylerle çalıştıralım ki kötü şeylere vakit kalmasın.

Zihin zihniyeti belirler; zihniniz temizse zihniyetiniz de temizdir demek, zihniniz kirliyse zihniyetiniz, dünya görüşünüz de kirlidir demek.

Akıl kirliliği; aklın muhafazası İslam'ın beş esasından biridir. Akıl yürütme biçimi aklın nasıl olabilirliğini gösterir. Akletmekle, fehmetmekle, tefekkür etmekle aynı şeydir. Müslüman aklı, vahyin doğrultusunda çalışır, fıtratı muhafaza eder, kâinatın işleyişini kavrar ve ona göre ondan yararlanır, fıtrat bozucu şeylerden uzak durur. Aklı en çok kirleten sarhoşluk veren müskirattır. Aklını gölgelemek, uyanıklığı götürür. Uyanık olmak aklı yerli yerince kullanmaktır. Aklı ya fıtrata vahye uygun kullanır onu korursunuz veya fıtratı bozan ve kainatla kavgalı olan bir alana sürükler kirletirsiniz. Hiçbir sarhoşun aklı temiz kalamaz.

SOSYAL ALANDA KİRLİLİK

Bir toplumda görülen gelişme ve yükselme hali, o toplumun bütün değerlerini kapsar. Bilim, sanat, ticaret, ekonomi, endüstri, devlet, hukuk, ahlak, din, sosyal gelişmelerin ve yükselişin ya da gerilemenin ve düşüşün gözlemlendiği başlıca alanlardır. Eğer bir toplumda iyileşme olursa sözü edilen alanların hepsinde kendini belli eder. Kötüleşme de böyledir.

Fertleri kirlenen toplum da kirlenir. Toplum fertlerin toplamıdır, cemidir, bir araya gelişidir. Kirlenen toplumdan temiz fert çıkar mı? Çıkabilir ama toplumu dönüştürmeye takati olmayabilir. "Bir kavim kendini bozmadıkça/kendi halini değiştirmedikçe Allah onları bozmaz/hallerini değiştirmez." (Rad, 13/11).

"Davranışları sebebiyle zalimlerin bir kısmını diğer kısmına yönetici yaparız." (En'am, 6/129)

Toplumu kim veya kimler kirletir?

Toplumu en başta idareciler kirletir veya temizler. İdareci, toplumun aynasıdır, demek de mümkün.

Olduğunuz gibi idare olunursunuz!

İdareciler de idare sistemine göre yol alırlar. Sistem/rejim bozuksa o bozuk rejimden, sistemden istenilen düzeyde düzgün bir idare çıkmaz. Bozuk sistemi düzeltmek; toplum ve idarecilerin ortak gayreti ile olabilir.

Ata sözü, 'balık baştan kokar' der. Başı sadece idareciye hasretmek eksiktir. İdarecinin fonksiyonu önemlidir. Ama asıl önemli olan idareciyi de bağlayan işleyiştir yani mer'i sistem/rejimdir.

Mer'i sistemin gayr-i insani işleyişinde idarecilerin fonksiyonları daha bir belirleyicidir. İşleyişin makama/makamlara tanıdığı esneklikten yararlanarak iyi işlere alan açma, iyiliğin kapılarını aralama, göreceli olsa da adaleti sağlama vb. 'şeyler' yapabilir. Böylece gayr-i insani işleyişin insanlık dışı uygulamalarını biraz kaldırabilme yolunu açar. Ve dokunulamaz denilen mer'i işleyişi dokunulunca kıyametin kopmadığını da göstermiş olur.

Kirli bir rejimin kirlerini ancak rejim kendi kirlerini temizlemeye başlayınca olabilir. Bunun ilk adımı; rejimin kirliliğini kabul etmesidir. Kirli bir sistem olan rejimler; zaman zaman kendilerini yenileyerek, yasa ve ana yasa değişikliklerine giderek bunu sağlamaya çalışırlar... Bu kısmen düzenlilik sağlayabilir ama bu sefer bakarsınız düzelttiklerini sandıkları alanlarda başka problemler düzensizlikler, kirlilikler zuhur edivermiş...

En büyük ve kapsayıcı kirlilik küresel kirliliktir.

Küresel kirlilik tek yönlü ve sade bir kirlilik değildir. Kompleks, karmaşık, kuşatıcı, yıkıcı ve iz bırakıcı bir kirliktir...

İlk önce zihin kirliliği ile başlar/başladı. Zihnimizi/İslam zihnini kirletti. İmanımızı ve itikadımızı sarstı. İçimize şüphe tohumlarını ekti. Bağlı bulunduğumuz muhkem naslarımıza karşı bir tereddüt oluşturdu. Sonra bu nasların günümüz problemlerine çare üretemediğine Müslümanları inandırdı...

Akabinde yaşantımızı kendi yaşantısına bağladı. Tek tip bir yaşama şekli var denildi ve o da BATI hayat tarzı olduğuna insanlığı inandırdı.

Farklılıkları zenginlik olmaktan çıkardı, düşmanlaştırdı. Modayla insanları belli kalıplara mahkûm etti.

İç çamaşırdan, gömleğe, ayakkabıdan pantolona, ceketten yeleğe, sakodan pardösüye, çarıktan çizmeye, eşarptan, çarşafa... her şeyi modaya bağladı ve tek tipleştirdi.

Artık dünyanın neresine giderseniz gidin insanlar birbirine benziyor; giyim-kuşamda. Bu sadece giyim- kuşamda değil, yemek kültüründe de aynı şey oluyor. Gıdamızı da kontrol altına aldılar, bizi sera malı mamullere alıştırdılar artık normal eğri-büğrü domates, biraz yamuk salatalık, cilalanmamış elma damak tadımıza hitap etmiyor. Hiçbir sebze ve meyvenin mevsimi kalmadı, 12 ay istediğimiz sebze meyve(!) yiyebiliriz.

Kültür emperyalizmi artık emperyalist olmaktan çıktı; dünya klasiği oldu...

Batı bütün esatirini ve ahmaklığını bize dünya kültür mirası diye yutturdu...

İcat ettikleri insanı ve kainatı yok eden nükleer silahlarla, dünyanın dengesini bozdular. Nükleer kirlilik insana, hayvana, börtü böceğe, havaya, suya, ağaca, ekine zarar vermekle kalmadı, dağı, taşı da bozdu, onlara da sindi ve toprağı kanserleştirdi. Düşünebiliyor musunuz toprak kanser oluyor...

Bundan daha kötü kirlilik olur mu? Bu kirliliğin adı eğer medenilik ise biz bu medenilikten vebadan, domuzdan şeytandan kaçar gibi kaçarız.

Ey fıtratını korumaya çalışan beniâdem fıtrata dön ve kirliliğe karşı temizeller hareketini başlat.

Bu kirlilik bütün kirliliğin anasıdır.

Kâzım Sağlam

tefsir dersi 2020

whatsapp takip edin

Yazanlarımız