• KİRLENMEK - KİRLETMEK

      Kir, kirlenmek, kirletmek kavramları ilk bakışta çok açık ve sarih bir kelime veya kavram. Buna biraz daha yakından ve farklı bir yerden bakma gereğine kaniyim. Kir; vücudun veya nesnelerin üzerinde oluşan pislik. Utanılacak hal. Pis- pislik ise;...

DUYURULAR

FRANSA'DAKİ SALDIRI NEYİN HABERCİSİ?

Paris'teki haftalık mizah dergisi Charlie Hebdo'nun merkezine 7 Ocakta yüzü maskeli 3 kişi, Kalaşnikof tipi silahlarla saldırı düzenlendi. Paris Savcılığı, aralarında 2 polis ve dergide çalışan 4 karikatüristin de bulunduğu 12 kişinin öldüğünü, 3 kişinin ağır yaralandığını duyurdu.

 

Akabinde iki polise saldırı düzenlendi. Bir markette rehineler alındı, medyatik operasyonlar yapıldı. Resmi rakamlara toplam göre 17 kişi hayatını kaybetti. Fransa halkı ayağa kalktı. Dünyanın birçok ülkesinden peşpeşe kınama mesajları yayınlandı.

Türkiye’de, ilgili ilgisiz yetkililer demeç üstüne demeç yayınladılar. Cumhurbaşkanı, başbakan, dışişleri bakanı, Avrupa birliği bakanı, kültür ve turizm bakanı, diyanet işleri başkanı… bu telaşın ve aceleciliğin nedenini de öğrenemedik, sanki ucu Türkiye’ye dokunacak da ön tedbir alma var… Sonunda Paris’te dev bir yürüyüş gerçekleşti.

Şunu da öğrendik ki dünyadaki ülkeler ve insanlar eşit değilmiş, ölen Avrupalı hele Fransız olursa daha bir kıymetli oluyor.

Türkiye’de her gün bomba patlıyor, adamlar öldürülüyor, acaba Fransa bize ne kadar geçmiş olsun da bulunmuş.

Suriye’de masum insanları öldüren gaddarlara karşı dünya nasıl tepkisiz kalıyor ve Paris Saldırısında nasıl tepkisini dile getiriyor, bu ibretlik çifte stadandart.

Batıda yükselmeye devam eden yabancı düşmanlığı ve İslamofobi, Hristiyan ülkelerde yaşamak zorunda kalan Müslümanları ciddi manada zora sokuyor.

Fransa dindarlara ve yabancılara karşı yürütülen amansız, ölçüsüz saldırılara ses çıkarmadı tam tersine besledi.

Bunun en açık örneği, Fransız haftalık mizah dergisi Charlie Hebdo, son yıllarda yayınladığı haber ve karikatürlerle toplumun farklı kesimlerinden yoğun tepki alan bir basın yayın organının yaptıklarıdır. Din karşıtı ve sol görüşlü yapısıyla tanınan Charlie Hebdo dergisinde zaman zaman Katolik Hristiyanlık, İslam, Yahudilik, politika ve kültürle ilgili karikatürler, haber ve yorumlar yer alıyor. Son yıllarda Hz. Muhammed'e hakaret içeren karikatürler yayımlayan Charlie Hebdo dergisi aleyhine Fransa’daki Müslüman dernekleri tarafından birkaç kez dava açılmıştı. 2006 ve 2007 yılında dergi aleyhine Müslüman dernekler tarafından açılan davaların ardından son olarak geçen yıl Fransa’daki bazı Arap Müslüman dernekleri, "halk arasında kin ve nefreti körüklediği ve kışkırttığı" gerekçesiyle dergiyi dava etmişti. Hz. Muhammed'e hakaret içeren "Müslümanların Masumiyeti" isimli filmin internet üzerinden yayılmasının ardından 2012 yılında Fransız dergisinin Peygamberimize yönelik hakaret içeren karikatürleri yayınlaması yine Fransa'daki Müslümanların sert tepkisine yol açmıştı. Ama Fransız yetkililer hiçbir tedbir almadılar, basın özgürlüğü diyerek işin içinden sıyrıldılar.

Fransa’nın son yıllarda güttüğü siyaset de emperyalist zihin yapısının dışa vurumu olarak orta yerde duruyor.

Fransa’nın başta Libya’ya yönelik müdahalesi, ardından Mali ve Orta Afrika Cumhuriyeti’nde radikal/İslamcı gruplara yönelik askeri operasyonları, Irak ve Suriye’deki hava operasyonlarına katılması gibi gelişmeler Fransız yetkilileri tarafından da "ülkenin terör örgütlerinin hedefi olabileceği" yolunda sürekli uyarılar yapmasına yol açmıştı.

Fransa, Kuzey Afrika ve kıtanın diğer birçok bölümünde askeri varlığını artıran ve bu ülkelerde radikal/İslamcı gruplarla savaşan yönetimlere askeri destek verdi. Fransa, Afrika’da son olarak askeri birliklerinin savaş konseptini "terörle mücadele" olarak değiştirmiş ve bu kıtada bulundurduğu askeri üslerde yeni bir düzenlemeye gitmişti.

Fransız ordusu, geçen yılın ekim ayında Afrika’da El-Kaide ile daha iyi mücadele edebilmek için Nijer'in kuzeyinde bir askeri üs kurdu. Libya'nın güneyine yakın bir yerde oluşturulan askeri üs, terörle mücadele alanında faaliyet göstermek üzere hazırlandı.

Afrika'da Mali, Çad, Nijer, Burkina Faso'da 3 bin askeri bulunuyor. Fransa'nın Gabon ve Senegal'de ise bin askeri görev yapıyor.

Fransız vatandaşı olup Irak ve Suriye’ye IŞİD saflarında savaşmak üzere gidenlerin 3 yıl hapis cezası ve 45 bin avro para cezasına çarptırılması gibi caydırıcı önlemler içeren yasanın ardından geçen yılın sonunda yine bu ülkelere giden gençlerin ülke dışına çıkmalarının engellenmesi için ikinci bir yasa çıkartıldı. Tüm bu tedbirler işe yaramadı, çünkü güttüğü siyaset kışkırtıcı ve ABD’nin dünya siyasetini taklit eder mahiyettedir.

Ama Fransa bütün bunları yok saydı.

İslam’a ve Müslümanlara yapılan o kadar hakaret, aşağılama, ezme, itibarsızlaştırma, şahıslarına yönelik kötü muamele artık dayanılamaz boyutlara ulaşmıştır. Tahammül sınırlarını aşan bu hal batıya, batı değer yargılarına, batı insanına karşı kin ve nefrete dönüş durumda. Bu tür olaylarda biriken kin ve nefrete karşı başka türlü kin ve nefret uyandırmış ve kendini bu şekilde, İslam ilkelerini çiğneyerek ifade etme dönüşmüştür.

Eğer Avrupa, ABD vb. ülkeler bugünkü üstten bakışlarını, yok sayma politikalarını ırkçı ve haçlı zihniyetine devam ederse bu tür eylemler muhtemelen sürecektir.

Fransa bu olaydan sonra nasıl bir tavır takınacak bakıp göreceğiz. Hakikatten meselenin özüne inerek bir çare mi arayacak yoksa ABD’nin 11 Eylül sonrasında yaptığı kendi kusurlarını ve şımarıklığını yok sayarak önce Fransa’daki ve Avrupa’daki Müslümanlara baskıyı artıracak. Bunu bahane ederek halkı Müslüman ülkelerden bazılarına-mesela Suriye’ye- saldıracak mı?

Olayı Fransa’nın 11 Eylülü diye şimdiden dillendirmeye başlandı bile.

Asıl düşünmesi gereken kesim dünya Müslümanlarıdır. İslam’a ve Müslümanlara yapılan hakaretlere, zulümlere, haksızlıklara, çaresizliklere devletler bazında sahip çıkılmazsa bu ümmetin evlatları kendilerine göre bir yol tuttururlar ve izzetlerini korumak isterler. İslam dünyası/halkı Müslüman olan ülkeler istedikleri kadar yapılan yanlışlara işaret etsinler karşı olduklarını söylesinler, telin etsinler sonuç değişmez.

Sebepleri üzerinde durarak bu niye böyledir diye düşünmek gerekir.

Görünen o ki, birinci cihan harbinde bırakılan savaş yeni şekliyle tekrar başlamak üzere/ belki de başladı, savaş dediğimiz ne ola ki.

İslam dünyası batıya yaranma yarışından vaz geçerek kendi özüne dönmeli, yekdiğerine galebe çalmaya kalkışmayı bırakmalıdır. Biz topyekûn olarak bir bütünüz. Kendi meselelerimizi kendimiz hal etmedikçe asla batının tahakkümünden kurtulamayız.

İçimizdeki yanlışları ve İslam dışı anlayış, düşünüş, yaşayış ve karşı koyuşları biz hizaya getirmenin yollarını aramalıyız. ABD, AB ve benzerlerinden medet bekleyerek problemleri çözmeye kalkarsak Fransa, Almanya, Rusya ABD, Çin hatta İsrail bile bize tepeden bakar ve bu tür olayları bahane ederek topraklarımızı peyderpey işgale devam eder.

İki yoldan birini seçeceğiz; ya Müslüman kardeşlerimizin kahrını çekerek onların ıslahına çalışacağız, birbirimizden yararlanacağız, birbirimizin eksikliklerini tamamlayacağız, İslam dışı eylemlerimizi kendimiz kontrol edeceğiz ve düzelteceğiz veya adı geçen sömürücü ülkelerin kulu kölesi olacağız ortası yok.

Kâzım Sağlam

tefsir dersi 2020

whatsapp takip edin

Yazanlarımız