Medeniyet İslami İlimler Akademisi M. Beşir Eryarsoy Hocamızın Fıkıh Usulü dersi ile başladı. Ders öncesi açılış programında Ebubekir Solmaz, İbrahim Hakkı Toprak ve vakıf başkanımız Ömer Küçükağa programın mahiyetine ilişkin birer konuşma gerçekleştirdi.
Dönem sonuna kadar gerçekleştirilecek programın bir taslak program olduğunu belirten Ebubekir Solmaz önümüzdeki dönemden itibaren Medeniyet İslami İlimler Akademisi’nin belirlenen müfredat çerçevesinde gerçekleştirileceğini ifade etti. Medeniyet İslami İlimler Akademisinin içeriğini ve ana felsefesi hakkında bilgi veren Solmaz “Bu çalışmanın arkasında bir Ar-Ge ekibi bulunmaktadır. Bu ekibin uzun uğraşılar neticesinde müfredat içerik, yol-yöntem, araçlar ve usullerimiz belirlenmiş, en nihayetinde bu program en iyi seviyeye getirilmeye çalışılmıştır.. Bu süreci dört merhaleye ayırıyorum. Birincisi vaka tespiti. Durduğumuz yer, içerisinde bulunduğumuz toplum insanlığın hali hazırda geldiği durumun bir vakıa tespitini yaptık, bir fotoğrafını çektik. İkincisi, kendimizi yenilememiz gerektiğinin bu yenilenmenin nasıl olması gerektiğinin yollarını ve usullerini belirledik. Üçüncü olarak yolumuz ve metodumuz ne olmalı sorusunu netleştirdik. Dördüncü olarak da akademimizin genel taslağını ve içeriğindeki dersleri şekillendirdik.”
Akademinin bir üniversite çalışmasına zemin hazırlaması temennisinde bulunan Solmaz, tevazudan kopmadan çalışmalara devam etme arzusunda olduklarını söyledi.
Ebubekir Solmaz’ın konuşmasının ardından konuşan programın organizatörlerinden İbrahim Hakkı Toprak, çalışmanın çerçevesinin belirlenmesinde katkı sunan Ömer Küçükağa ve Kâzım Sağlam hocalarımıza katkılarından dolayı teşekkürlerini ifade etti. Toprak konuşmasında kısaca şunları ifade etti: “Biz Kur’an-ı Kerim’in ayetleri ile kainatın ayetlerini aynı hakikatin tefsirleri olarak gördük ve bu amaca hizmet etmesi için programlarımızı belirledik. Şu anda dünya Batı’nın koyduğu bir metod üzerinden bilimler felsefesi ve bilimler tarihi okunuyor. Bu metod dünyayı bir helak ile karşı karşıya getirmiştir. Biz İslam’ın dünyaya kurucu bir teklif sunduğunu ve bunun bir kurtuluş teklifi olduğuna inanıyoruz. Bizler bunu imkanlarımız dahilinde dile getirmek istiyoruz. İnsanlarımız çok yüzeysel ve sıkıntılı bir şekilde bilgileniyorlar, halbuki biz çok ciddi metodlara, usullere, alimlere sahibiz. Gençlerimizi iki ifrat ve tefrit arasında gidip gelmekten korumak istiyoruz. İfrattan bir tanesi dini yaşamak adına aşırılıklardır. Bir diğeri ise akılcılık ve modernizm adına hiçbir nassı kabul etmeyen bir savrulmadır. İlmi usullerimiz en başta bunu hedefleyecektir.”
İbrahim Hakkı Toprak’ın ardından konuşan Medeniyet Vakfı Başkanı Ömer Küçükağa programın hazırlanmasında emeği geçenlerden Cenab-ı Allah’ın razı olması duasında bulunarak bu türden programlara Müslümanların ihtiyacı olduğunu ifade etti. Ömer Küçükağa konuşmasında şunları dile getirdi: “İlmi rehberliğini kabul etmeyen hiçbir çalışmanın başarıya ulaşma şansı yoktur. Peygamber Efendimiz’e gelen vahiyler arasında onun sadece bir tek şeyin artması için Rabbimize dua ettiğini görüyoruz. Bu dua “De ki, Rabbim benim ilmi arttır ve fehmimi arttır ve beni salihlerden kıl.” Peygamber Efendimiz başka hiçbir şeyin artması için dua etmekle emredilmemiştir.
Eğer doğru ilim, fehm ve anlayış sahibi olmazsak Müslüman ümmet uçlara savrulacaktır. Oysa İslam o kadar fıtrat dinidir ki fıtratın dışına taştığı zaman insanlığa vermesi muhtemel faydayı vermeyen bir özelliğe sahiptir. Cenab-ı Hak, Kur’an-ı Kerim’de “Allah sizden inananları ve kendilerine ilim verilenleri derecelerle yükseltsin.” (Mücadele, 11) buyuruyor. Allah bizim de derecelerimizi yükseltsin. Bize ilim ve fehm versin. Bu programın başarılı olmasını ve Müslümanlara faydalı olmasını diliyorum.”
Ömer Küçükağa Hocamızın konuşmasının ardından M. Beşir Eryarsoy Hocamızın “İslami İlimler ve Fıkıh Tarihi” dersine geçildi.