MEDENİYET BÜLTENİ'NİN 50. SAYISI ÇIKTI

medeniyet bulten 50

Medeniyet Düşünce ve Kültür Bülteni'nin 50. sayısı okuyucuyla buluştu. Kudüs Şairi Nuri Pakdil'i konu alan dosyasıyla bu sayı her sayıda olduğu gibi özgün ve dopdolu bir içeriğe sahip. Bülteninin bu sayısını sitemizden ücretsiz bir şekilde indirebilirsiniz. 

Kıymetli Okuyucular,

Şiir, şairin hayata vurduğu silinmez bir mühürdür. Hayatla şiir, şairle hayat bir bütündür ve aralarında muazzam bir ilişki, birbirlerini tamamlayan mükemmel bir ahenk ve armoni vardır.

Hayata karşı şahitliğini şiirle ve şiirce yapar şair. Şiir onun sözüdür, eylemidir, özüdür, gücüdür, ufkudur. Onun içindir ki şairin ufku ve kalbi, herkesi ve her şeyi kucaklayacak kadar geniştir; insanidir her şeyden önce, vicdan ve merhamet doludur. Kendini dar skalalara ve kısır ideolojilere hapseden bir şair hayatın tılsımını yakalayamaz, aşkın olana, estet ve bedii değerlere erişemez, dolayısıyla insanlık vicdanında hakikat namına bir iz ve güzellik bırakamaz. Şaire bu yönüyle hak ve hakikat uğrunda bir ermiş denebilir. İşte o bu ermişlik duygusuyla sınır, bölge, ırk, dil, kültür, devir tanımaksızın tüm yeryüzünü, bütün gönül coğrafyalarını bir seyyah gibi gezer, dervişane dersler çıkarır, fani olana kıymet vermez, gerektiğinde kâinata meydan okur, herkesin sustuğu bir zamanda bir tek o konuşur, bir tek o duruş sergiler, bir tek o tavır koyar; öyle ki bir başına bin, yüz bin kişilik eylemler yapar.

“Hayatı hem yürünen yol hem taşınan dağ” görür ve “bombaları etkisiz kılacak en tesirli gücün de sevgi” olduğuna inanır; sahih imanın en köklü bir inkılap, en muhteşem bir devrim olduğunu söyler. “Kolay mı dostum yürümek? Tırmanılması gereken yalıyarlara yalılardan geçilmiyor ki.” deyip zora talip olur bazen “Çoğu zaman susmak, konuşmaktan daha kıymetlidir, hayırlıdır. Söz bitebilir, fakat sükût hiç bitmez. Çünkü o, dünyanın en uzun cümlesidir.” deyip kendini sükûtun diriltici kucağına atar ve hakikat sütünden emmeye başlar bazen de Kudüs'ü bir tül gibi üstüne örtüp ebedî istirahatgâhına çekilir. Kısaca şair, hayatı söz ve hâl makamın da şiirce yaşar.

Kıymetli Okuyucular,

Satır aralarında görünen silüeti fark etmişsinizdir. Geçtiğimiz ekim ayında ebedî âleme uğurladığımız ve tek başına büyük bir ordu gibi ses getiren soylu eylemlerin sahibi şair Nuri Pakdil'den söz ediyoruz. Pakdil gerek fikirleriyle gerek şiir ve yazılarıyla ve gerekse kişiliğiyle edebiyat ve düşünce tarihimizde hep bir farkındalık oluşturmuş, hayatı sükût suretinde yaşarken bile konuşabilmeyi başarmış ender insanlardan biridir.

Medeniyet olarak biz de 50. sayımızın dosya konusunu Türk edebiyatının bu özgün şairine, Nuri Pakdil'e ayırdık. Dosyamızda Dursun Ali Tökel, Asım Öz, Mahmut Kaçarlar, M. Salih İzgöer, M. Said Özdemir ve Rüstem Budak'ın yazıları var. Yazılar, merhumu bütün yönleriyle ortaya koyabiliyor mu? Elbette ki hayır. Böyle bir iddiamız da yok zaten. Takdir edersiniz ki çok yönlü bir şahsiyeti sınırlı imkânlarla ve birkaç yazıyla tam tekmil anlatmak tabii ki mümkün değildir ama her bir yazının merhumun bir iki farklı yönünü çok güzel bir şekilde resmettiğini de rahatlıkla söyleyebiliriz.

Başyazımız M. Beşir Eryarsoy'a ait. M. Beşir Hoca yazısında bugünü anlamanın dünü anlamaktan geçtiğini, günümüzdeki fikrî ve fiilî istilaların sebeplerini geçmişte arayıp çıkan sonuçları günümüze aktarmak gerektiğini söyleyerek tarihî bir perspektif sunuyor bizlere.

Kâzım Sağlam, Türkiye'nin ve Batı'nın genel siyasi ahvalini tahlil ettiği yazısında yenidünyanın eski dünya olmadığını, eski hâlin artık muhal olduğunu ve yeni çıkış yolları bulmak gerektiğini söylemektedir. Bunun için de hem siyasete hem Müslüman şahsiyetlere çok ciddi görevler düşmektedir.

Kendilerini Diriliş dergisindeki yazılarıyla ve çağımızın çok önemli bir düşünce adamı olan Sezai Karakoç hakkında yazdığı kıymetli kitaplarla tanıdığımız Dr. Şakir Diclehan, “İslâm Medeniyeti ve Edebiyat” makalesinde medeniyetimizden ve edebiyatın/şiirin öneminden söz etmektedir.

Ahıska Türklerini Mehmet Cemal Çiftçigüzeli'nden okumak bir başka güzel. Çiftçigüzeli, yüzlerce yıl Osmanlı eyaleti olarak birlikte yaşadığımız Ahıskalıların zalim Stalin tarafından 1944 yılında nasıl sürgüne gönderildiğini anlatıyor akıcı bir üslupla.

Bekir Sağlam, her zaman olduğu gibi zarif çiz gilerle Asr-ı Saadet portresi çiziyor. Okuyanın dimağında bir sevgi bir hürmet bir özlem duygusu beliriyor.

Uygur Türklerinden değerli ilim adamı Prof. Dr. S. Mahmut Kaşgarlı'nın Doğu Türkistan zulmünü anlattığı kapsamlı yazısı çok başarılı. İslâm dünyasının unutulmuş bir Filistin'i olan Doğu Türkistan'ın yaşadığı dram, acı, elem, vahşet ne yazık ki prim yapmadığından mıdır yoksa bedeli ağır olacağından mıdır bilinmez ne İslami camialarda ne de siyaset/iktidar cenahında hiçbir yankı uyandırmıyor.

Medeniyet, kardeşlik ve ümmet bilincine sahip bir yayın olmanın gereği olarak bakışını sadece bir alana değil gücü nispetinde bütün ümmet coğrafyasına teksif eder. Vahdettin Kayğan'ın kaleme aldığı “Dünden Bugüne Sudan” yazısı da bu duyarlılığın bir neticesi. Dramlar bir değil ki bin. Acılar türlü türlü ve biri diğerini unutturacak cinsten. Bir yanda Uygur Türkleri, bir yanda Sudan halkı, bir yanda Filistin, bir yanda Yemen, bir yanda Suriye, bir yanda adını sanını bilmediğimiz, aklımıza dahi getiremediğimiz kayıp nesiller ve coğrafyalar… Bu panoramik görünüm şairin mısralarını hatırlatıyor insana: “Parça parça bir yürek, delik deşik bir bağır/Bir beş değil sevgili, bin kurşun deldi beni”

Doç. Dr. Muhammed Hüküm, Türk edebiyatının çok önemli bir hikâye yazarını, Kilisli Şevket Bulut'u anlatıyor “Yerini Kaybetmemek İçin Yerlilik” yazısında. Sayın Hüküm'ün bu konuyla ilgili bir de yeni bir kitabı yayımlandı geçtiğimiz haftalarda: Yerliliğin Sınırlarında/Şevket Bulut Hikâyelerinde Yerlilik. Eserin Türk kültür ve edebiyatına önemli katkılar sunmasını temenni ediyoruz.

Hayriye Bican Hanım'ın “Fıtrat ve Nefis” yazısı, Ömer Küçükağa Hoca ile yapılan nehir söyleşi, Doç. Dr. Abdülmurad Tilavov'un büyük şair Ali Şir Nevai'den bir demet sunduğu makale ve Saray bosna Maarif Okulları Müdürü Ahmet Güney'in kaleme aldığı sıcacık sohbet, severek okuyacağınız yazılar. Bütün yazarlarımıza şükranlarımızı sunuyor, bir sonraki sayıda siz değerli okuyucularla yeniden buluşmayı diliyoruz.

medeniyet bulteni 50 kapak

tefsir dersi 2020

Yazanlarımız