Sıkışan ve daralan her kişi, her müessese, her devlet, her anlayış ve düşünüş, her medeniyet; atılım ve açılım yapmak ister. Bu sanıldığı kadar kolay ve hemeninde olabilecek bir durum değildir. Bu işin sancısını çekenler, -ister kişi olsun ister...
Kelimeler manaya giydirilmiş elbiselerdir. Elbiseyi değerli kılan içindekiler, içindekileri değerli kılan da elbiselerdir. Her ikisini güzel ve anlamlı gösteren ise usûl ve üslûptur.
Mana kelimenin dışına sızar. Çoğu zaman kelimenin seslerinde ve sesleminde görünür, dile gelir, canlı bir hüviyete bürünür. Güzel bir sözün seslemi usûlüne, üslûbuna uygun değilse mana asıl bağlamından uzaklaşıp başka başka manalara gelebilir.
“Aydın” İranlı sosyolog Ali Şeriati’nin Avrupa ve İslam toplumundaki aydın sınıfını karşılaştırmalı olarak ele aldığı, hacim olarak küçük olsa da çok önemli tespitleri bünyesinde barındıran kitabıdır. Şeriati bu kitabında 19. yüzyılda Avrupa’da aydın sınıfını ortaya çıkaran sosyal dinamikleri ele almakla kalmamış, aynı zamanda İslam ve doğu toplumlarındaki “aydın” sınıfı ile karşılaştırmalarda bulunmuştur.
Amellerin en hayırlısı Allah yolunda yapılan cihaddır. Allah yolunda atılan her adım, onun rızası için tüketilen her nefes, onun muradını anlamak için yazılan ve okunan her satır, bir cehttir, bir çabadır. Kur’ân-ı Kerim’in birden çok yerinde tekrar edilen “Mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihad ediniz.” ibaresi, cihadın sadece savaştan ibaret olmadığını gösterir.
İslâm’ı yeryüzünde hâkim kılma mücadelesinin iki veçhesi vardır. Birincisi bu mücadelenin bid’at ve hurafelerden arınmış bir İslâmîliğe sahip olması, ikincisi ise bu mücadelenin hareket ediyor olmasıdır. Mücadelede hareket söz konusuyken İslâmî anlayışta sıkıntı varsa hâkim olanın İslâm olduğunu söyleyemeyiz. Sahih bir İslâm anlayışına sahip mücadelede üçüncü kimselerin nezdinde Müslümanlar bir mesafe kat edememişse bu sefer hareketten söz edemeyiz. İşte bu sebeple İslâm dinini hâkim kılma mücadelesi muhasebeyi gerekli kılar.
Kitabına Kur’an-ı Kerimde Allah’ın insan ruhu üzerine düşünmeyi emrettiğini1 belirten yazar, Kur’an-ı Kerim ve hadis-i şeriflerde insan psikolojisi ile ilgili pek çok işaret olduğunu vurgulamış ve bu kitabını ve bunun dışındaki bazı kitaplarını(örn. İslam Eğitiminin Metodu) yazmasının sebebini de bu alanda fazla çalışmanın olmamasına ve bu mevzunun kafasını kurcalamasına bağlamıştır.