Her kavramın kullanım alanı ve kullanım şekli vardır. TDK sözlüğüne göre kargaşa; Kışkırtma ve karışıklık yoluyla toplumda ortaya çıkan düzen bozukluğu, anarşi. Kalabalık, düzensizliğin yol açtığı karışıklık, kaos... Lisan ile dilin aynı anlamda...
Bismillâhirrahmânirrahîm
İslam dünyasının bugün karşı karşıya kaldığı en büyük saldırılardan biri, Gazze üzerinden vuku bulan siyonist işgaldir. Bu saldırılar yalnızca Gazze’yi ya da Filistin’i değil, hedeflediği boyut ve stratejik niyet itibariyle tüm İslam beldelerini ve ümmetin geleceğini hedef almaktadır. Bu nedenle, Filistin davasına sahip çıkmak, Mescid-i Aksâ’yı savunmak, Gazze’de işlenen katliamlara karşı durmak; sadece siyasi bir duruş değil, imanî, insanî ve ahlâkî bir sorumluluktur. Bu noktada bilinmelidir ki, siyonist işgal yalnızca bedenleri değil, ruhları, ahlâkı ve kimliği de hedef almaktadır. Bu hem maddî hem de manevî bir soykırımdır. Bu soykırımı reddetmek, işgalin her türlüsüne karşı durmak, bütün Müslümanların müşterek vazifesidir. Ümmetin başına gelen bu büyük musibet karşısında, Müslümanlar arasındaki bütün ihtilaflar, hizipleşmeler, fikir ayrılıkları ve kardeşliği zedeleyen her türlü tavır derhal terk edilmelidir. Zira ümmete karşı topyekûn bir saldırı varken, ümmetin cevabı da topyekûn bir vahdet, dayanışma ve sistemli bir mücadele olmalıdır. Bu birliktelik farz, buna engel olan her türlü söz, davranış ve yaklaşım ise haramdır.
Bu bağlamda, Dünya Müslüman Âlimler Birliği İçtihad ve Fetva Komisyonu’nun 28 Ramazan 1446 / 28 Mart 2025 tarihli fetvası, ümmetin tüm fert ve kurumlarına düşen şer’î sorumlulukları açıkça ortaya koymuştur. Eyüp Buluşmaları Platformu olarak bu fetvayı destekliyor, aşağıdaki çağrıyı kamuoyuna duyuruyoruz:
1. Gazze’deki direniş, ümmetin izzetidir. Bu direnişe destek olmak, imanımızın ve insanlığımızın gereğidir. Gazze’de yaşananlar, fiilî cihadı zorunlu kılan açık bir işgaldir. Bu bağlamda, doğrudan savaşmak, mücahitleri teçhiz etmek, istihbarî ve askerî destek sağlamak ve mücahitlerin ailelerine yardım etmek her Müslüman için gücü oranında bir vecîbedir. Peygamber Efendimiz (sas) şöyle buyuruyor: “Kim Allah yolunda bir mücahidi teçhiz ederse, o da gazaya katılmış sayılır.” (Müttefekun Aleyh) Bu, sadece Gazze halkının değil; ümmetin tamamının ortak cihadıdır. Müslümanlar Filistin direnişini, onurumuzu, Kudüs’ümüzü ve Mescid-i Aksa'mızı var güçleriyle desteklemelidir.
2. Bu vesileyle, Filistinli kardeşlerimize destek verme konusunda samimiyetle gayret gösteren aziz milletimizin ve devletimizin, şimdiye dek yaptıkları yardımları takdirle anıyor, bu duruşu kıymetli buluyoruz. Ancak zaman, yapılanı yeterli görme değil; imkânlar ölçüsünde en fazlasını yapma zamanıdır.
3. Bilinmelidir ki Gazze’yi yalnız bırakan her devlet, her yönetim, her zihin ve her kalp vebal altındadır. Sessizlik, tarafsızlık ve ilgisizlik; zulmün ortaklığıdır.
4. Filistinli mücahitlerin de ifade ettikleri gibi; sürgünü değil, direnişi esas alıyoruz. Dolayısıyla işgalcilerin tehcir, kuşatma ve sürgün planları asla kabul edilemez. Gazze halkının direnişi, ümmetin izzeti ve haysiyetidir. Onları yurtlarından çıkarmak yerine, onların yanında saf tutmak iman borcudur. Gazze, Filistin toprağıdır; bu toprakları terk etmesi gereken işgalci siyonist rejimdir.
5. Müslümanlar, mallarıyla, dualarıyla, kamuoyu baskısıyla ve boykot bilinciyle bu davanın yanında saf tutmalıdır. Bu anlamda bütün Müslümanları Gazzeli kardeşlerini destekleme konusunda kapsamlı bir yardıma çağırıyoruz. Boykot, yalnızca ekonomik değil; aynı zamanda siyasî, akademik, kültürel ve medyatik düzeylerde de uygulanmalı; işgalci rejimi destekleyen her türlü ticari, ekonomik ve diğer ilişkiler sonlandırılmalıdır. Bu kapsamlı boykot bir tepki değil, bir ibadettir.
6. Gazze bir coğrafya değil; bir şuurdur, bir ümmet imtihanıdır. Direniş sadece orada yaşanmıyor, bizim irademizde ve duruşumuzda da tezahür ediyor.
7. Tüm Müslümanları, her daim dualarında ve kunutlarında Gazze’yi anmaya, kalben ve fiilen direnişe omuz vermeye çağırıyoruz. Bu seferberlik, sadece meydanlarda değil, mihrapta, evde, okulda ve ticarette de sürmelidir.
8. Ümmetin tüm fertleri ve kurumları, mezhep, meşrep, grup ve görüş ayrılıklarını bir yana bırakarak tek bir safta buluşmalı ve bu topyekûn saldırıya karşı topyekûn bir direniş göstermelidir.
9. İslam dünyasında tehlike ve saldırı hattında olan bütün ülkelerin ortak bir dayanışma ve müdahale sistemi kurması artık ertelenemez. Bu birlik gerçekleşmeden ümmet izzetine kavuşamaz, düşmanın hevesi ise kırılamaz.
Mü’min bir bünye olarak ahlakımızda ümitsizliğe yer yoktur. Unutulmamalıdır ki; Gazze yalnız değildir. Ümmet ise artık uyanmaktadır. Allah yardım ve zaferini mü’minlere vaat etmektedir:
"Muhakkak ki bizim ordularımız elbette galip geleceklerdir." (Sâffât, 37/173)
Eyüp Buluşmaları Platformu
Tarih: 11.04.2025